TÜRK SİYASİ HAREKETİNDE KADININ YERİ VE GELECEĞİ
Ayla Ekin Deniz

Ayla Ekin Deniz

DENİZ YELİ

TÜRK SİYASİ HAREKETİNDE KADININ YERİ VE GELECEĞİ

23 Ağustos 2021 - 10:48


     Türk Siyasi tarihini eğer derin köklerinden araştırmaya başlarsak Orta Asya Türk devletlerinden yola çıktığımızda çok özel ve önemli bir yere sahip olduğunu görebiliriz. Yönetimde neredeyse sultanla tüm yetkilere sahip kadın aynı zamanda Türk anaerkil toplumunun başyapıtıydı. Her ne kadar Selçuklu ve özelliklede Osmanlıda geri planda görülse de siyaset sahnesinde, yönetimlerde her zaman aktif bir roldeydiler. İslamın bazı kuralları nedeniyle fıtraten baskın olan merhameti ile adalet arasında yıpranmaması için bazı  kurumlarda yer verilmemesi onun yönetime olan katkısını engellememiştir.
     Cumhuriyetin kuruluşunda her alanda dişiyle tırnağıyla omuz omuza görev alan Türk kadını ancak 20 Mart 1930 da sadece belediye seçme hakkını alabilmiştir. Seçilme hakkını ise maalesef ancak 5 Aralık 1934 yılından itibaren de Milletvekili Seçme ve Seçilme Hakları tanınmıştır. Kadınların ilk kez kullanıldığı ve aday olabildiği TBMM V. Dönem Seçimleri ile ilk kez 17 kadın Milletvekili 8 Şubat 1935’de Meclis’e girebilmiştir. 
     Türk kadını genlerindeki, kanlarındaki savaşçı, direnişçi, asil özellikleri ile siyasette kendini devamlı geliştirerek erkek egemen bir yapıya rağmen çok önemli başarılara imza atmış çok önemli sorumluluklar almıştır. Toplumun temel taşı olan kadının seçim sathındaki saha tecrübesi, iletişim yetenekleri ve sabrı nedeniyle siyasi çalışmaları erkeklerden çok daha verimli olduğu kesindir. Bu nedenle aktif seçilme görevi vermek istememesine rağmen erkek adayların özellikle kadın seçmen üzerinde yoğunlaştıkları, onları ikna etmeye çalıştıkları da ayrıca ironik bir gerçektir. 
     Partilerdeki kadın görevliler, kadın kolları ve diğer kadın odaklı oluşumlar partinin seçimlerde belkemiğini oluşturmaktadır. Kadının seçme rolündeki sağduyusu göz ardı edilmeyecek şekilde gerçekçi ve anlamlıdır. 
     Kadının seçilme sürecinde ise aday olarak seçim sistematiğindeki erkek egemenliğinden dolayı olan tecrübesizliği önemli bir handikaptır. Diğer handikap ise kadının adayın içinde bulunduğu aile ve iş sorumluluğundan dolayı hareket ve zaman kısıtlamalarıdır. Bir erkek kadar eşini, işin, evini, çoluk çocuğunu bırakıp rahat ve özgürce sahada seçim çalışması yapamamaktadır. Ayrıca seçim çalışma bedeli ekonomik olarak parayı elinde tutan harcayan erkek kadar kadının elinde genellikle yoktur. Partisinin kadına sağlayacağı maddi imkânlar hep yetersiz ve kısıtlıdır. Bu durumda aday kendine inanan güvenen, güçlü, dürüst, idealist sponsorlar, destekçiler bulmak zorundadır. Tüm bu zorluklara rağmen kadın aday eğer hala ideallerine tutunup sahada çalışabiliyorsa onu gerçekten tebrik ve takdir etmek lazımdır.
     Kadınların güçlü iletişim yetenekleri, savaşçı ruhları sosyal medyada örgütlenip organizasyonlar kurmaları klasik sorunlarını aşabilmeleri için en büyük kozları ve potansiyel güçleridir. Başarılı önceden seçilmiş güçlü kadın siyasetçilerin deneyimlerinden faydalanmak için onlarla yapacakları işbirlikleri ve projeleri bundan sonraki kadın adayların başarılarının temelini oluşturacaktır. Kadın adayın her türlü medyada kendini, projelerini, vizyonunu yeterince tanıtması bu işin ana kurallarından biridir.
     Kadın adayların bu süreçlerde araştırıp bulacakları yetenekli, dürüst, aktif, doğru danışmanlarla çalışması gelecekte onların başarısının en önemli unsurudur. 
     Son yıllardaki siyasi yönetimin kadınlara yönelik istikrarlı desteği, kadın adaylarının artması bundan sonra siyaset sahnesinde daha çok ve başarılı kadınların olacağının işaretidir.