HAVA SAVUNMA SANAYİMİZ VE SAVAŞLAR
Ayla Ekin Deniz

Ayla Ekin Deniz

DENİZ YELİ

HAVA SAVUNMA SANAYİMİZ VE SAVAŞLAR

28 Şubat 2022 - 09:29


     Dünya son yüzyılın ikinci dünya savaşından sonraki en büyük krizinin eşiğinde olmadık bir savaşın içinde buldu kendini. Üstelik pandemi denilen fırtınanın hemen ertesinde. Gündemi bu kadar öncelikli olarak meşgul eden savaş ortamı bizlere yani milletimize çok önemli şeyleri hatırlattı yeniden. Binlerce yıllık kadim devlet geleneğinden gelen son Türkiye Cumhuriyeti  devletimiz zaten buna en hazırlıklı en dayanıklı olarak tarihteki yerini bugünde almış durumdaydı aslında. Son kırk yıldır bize karşı yapılan üstü örtülü terör vasıtasıyla biz aşılandık, farkına vardık, uyandık bir kere. Dış güçlerin ne kadar güvenilmez olduklarını, ne kadar kaypak ve ikiyüzlü olduklarını acıda olsa deneyimledik. Ve tabiki de her zaman olduğu gibi gerekli dersleri alarak Allah’ın lütfuyla güçlü bir devlet idaresi ve iradesiyle atılması gereken adımları atmaya başladık. 
     Milli manevi değerlerini milletinin gayretiyle birleştiren Türk devlet aklı savunma sanayinde kendine bir SAHA açarak kendi silahlarını, havacılık ekipmanlarını çağın ötesinde güçlü bir anlayışla ortaya koydu ve başarılarını tüm dünyaya tescil ettirdi aynı zamanda. Bunun ne kadar önemli olduğu son yıllarda yaşanan Fırat kalkanı, Libya ve son olarakta Karabağ da ortaya çıktı. Şimdide bunun eksikliğinin Ukrayna ya ve Avrupa ya neye mal olduğunu görmekteyiz. Devletimiz savunma sanayi konularında sadece İHA ve SİHA dışında da sayısız milli gelişmeyi de aynı zamanda başarıyla devreye soktu. Dünyanın takdirini de dikkatini üzerine çekti. Rusya dâhil hiçbir ülke geldiğimiz noktada bizimle sahada direk bir savaşa girişemeyeceğini kabul etmiş vaziyettedir. Bu hepimiz için gurur duyulacak milli manevi bir haldir. Fakat unutmayalım ki teknoloji her dakika hızla ilerlemekte bugünün moderni kısa bir gelecekte yetersiz hale gelmektedir. Bunu bilen devletimizin aklı bu yüzden bu konuya her şeyden fazla önem vermekte tüm gücüyle bunu desteklemektedir. Türk milletinin bağrından çıkan girişimcileri, dehaları, mühendis ve liderleri bu konuda uzayda dahil her platformda gece gündüz çalışmakta çok güçlü yapılar, silahlar enstrümanlar üretmektedirler.
     Bir milletin bu devirde bile savunma sanayisinin her şeyden önemli olduğu son yaşanan savaşla ortaya çıkmıştır. Ne gereği vardı bu S400 lere ya da bu kadar silah yatırımına diyenlere son yaşananlar en büyük dersi vermektedir. Farkında mısınız savaşta kimse soğanı, patatesi, zamları konuşmuyor dikkat ederseniz sadece canını ve vatanını düşünüyor. Birlik olmanın kenetlenmenin önemini konuşuyor, hava savunma gücünü konuşuyor. Bu bağlamda aslında ne kadar güçlü bir millet, ne kadar güçlü bir devlet olduğumuzu anlamamız ona göre devletimize, vatanımıza, birlikteliğimize sahip olmamız gerektiğini idrak etmemiz gerekiyor. 
     Ayrıca şunu da öğrendik sınırlar sadece haritada gösterilen fiziki sınırlar değilmiş, denizlerdeki mavi vatan sınırları, havadaki engin hava savunma yükseklik ve genişlikleri, sınır ötesi tehdit odaklarının konuşlandıkları yerlerde bizim savunma sınırlarımızmış. Buraları da korumak, gözetlemek oralarda askeri ve siyasi anlamda var olmakta gerekiyormuş. Bunun içinde ekonomik, askeri ve siyasi anlamda güçlü ve kenetlenmiş olmak gerekiyormuş. İşte şimdi devletimiz tam olarak bunu yapıyor, bunun maddi manevi savaşını veriyor. Bize düşen bunun parçası olarak devletimizin her anlamda yanında, içinde, arkasında canımızla malımızla her şeyimizle destek olmaktır. Tarihi iyi okursak, çevremizdeki gelişmeleri iyi okursak neden çok güçlü olmak zorunda olduğumuzu daha iyi anlayacağız.