İNSANLIK DRAMI KADIN CİNAYETLERİ
  • Reklam
Ayla Ekin Deniz

Ayla Ekin Deniz

DENİZ YELİ

İNSANLIK DRAMI KADIN CİNAYETLERİ

15 Kasım 2021 - 09:17


     Bu yazıyı yazmadan önce aslında insan nedir, insanlık nerde başlar nerde biter onu anlamak, sorgulama ve vurgulamak istedim. Allah insanı iki farklı cinsten yaratmış. Fakat bu farklılık insan olma özelliğini yok etmek yerine pekiştirmek için, birbirlerini tamamlamak üzere yaratılmışlıktır aslında. Erkekte kandın da ana yapı olarak özünde insandır. Yaratılmış varlıkların en şereflisi en değerlisidir. Kulluk ve görev sorumluluğu, yaşam hakkı, hesap verme her iki cins içinde adaletli bir şekilde mevcuttur.
     İnsanlık doğumla başlar fakat standart bir şekilde bitmez. Dünyadaki imtihanı ile devam eder, yaptıkları, ya da uğradıkları çeşitli durumlarla biter. Buradan yola çıkarak erkek ve kadının toplumdaki yerini incelemeye çalışalım. 
     Kadından başlayalım önce her şeyden önce bir insan evladı olarak yaratılan kadın tüm farklı özellikleri ile toplumun insanlarını bedeni ile ve meşakkatle resmen üreten özel ve değerli varlıktır. Kadın olmazsa insan üremez çoğalamaz. Bu özelliği nedeniyle bedeni farklı bir formda ve çok kompleks bir yapıda yaratılmıştır. Çok hassas ve özel bir bedenin haliyle çok hassas ve özel bir ruh hali de olacaktır. Bu hassaslık ayrıca merhamet, sevgi, tutku, gibi duygularla da zenginleştirilmiştir. Bu hassas ve değerli özelliklerin bir arada olduğu kadından bu görevlerini layıkıyla yapabilmesi için bazı sorumluluklar üzerinden alınıp erkeğe verilerek bir tamamlayıcılık ve denge sağlanmıştır. 
     Gelelim erkeğe Allah erkeğe kadından farklı bir fiziki güç, yüksek cesaret, sahiplenme, koruma, toplumun fiziki yapısını, ekonomik yapısını, adaletini inşa etme gücünü üremeye katkı ile birlikte vermişti. Genel anlamda kan dökmekte savaşlar nedeniyle tecrübe sahibi oldukça katılaşan erkek kalbi zaman içinde merhametten uzaklaşarak, egosuna, kibrine ve bencilce sahiplenme duygularına esir olmuş, insanlık çizgisinden çıkmaya başlamıştır. Bu nedenle Allah’ın elçileri her seferinde erkeği uyarmış, kadının değerini hatırlatmış o konuda emirler, kurallar koymuştur. Cahiliye dönemi Arapların kız çocuklarını diri diri gömmesi gibi facia dönemler bile yaşanmıştır. Kitabımız Kuranda kadına özel Nisa adında sure bile mevcuttur. İstisnalar kaideyi bozmaz diyerek genelleştirmekte aslında doğru fakatgenel durum böyle idi.
     Tarihte ise erkek egemen cahil toplumlar kaba, vahşi, ekonomik, sosyal gücü elinde tutmayı üstünlük sayarak kadına ikinci sınıf insan hatta insanlık dışı muamelesi yapmışlardır. Bunun tarihte iki tür istisnası olagelmiştir. Birincisi Allah’ın peygamberleri ve yolunda samimiyetle gidenlerin olduğu kavimler, ümmetler. Diğeri ise bizim ırkımız olan TÜRK kavimleridir. Türkler kadar tarihte peygamberler hariç hiçbir cahil kavim kadına hürmet edip insan yerine koymamıştır. Orta Asya devletlerinde Sultan ile birlikte devleti eşit şartlarda yönetecek kadar saygın ve hak sahipleriydiler. Geçtiğimiz yüzyılda güya modern toplum Avrupalıların ataları kadını şeytan diye yakacak kadar, pazarlarda karılarını satacak kadar aşağılamış zulmetmişlerdi.
Gelelim modern dünyaya çağımızın egemen gücü kapitalist, emperyalist sistemin kurduğu dayattığı ekonomik sistemler nedeniyle daha farklı bir cahiliye dönemine girilmiş bulunmaktadır. Burda güç paradır, maldır, üretimdir, kazançtır, lüks tüketim ve israftır. Manevi değerlerden yoksun ekonomik birlikteliğe dayalı toplumlarda maalesef kadın yine kullanılmakta, iş hayatında eşitlik adına, katkı adına acımasızca sömürülmektedir. Her gün dünyada milyonlarca kadın sabahın köründe evini, ocağını, çocuğunu bırakıp çalışmaya gitmektedir. Batının tesis ettiği ekonomik yaşam normları, eğitim sistemleri kadına sorgulama imkânı vermeden iş hayatının parçası olmayı kanıksatmıştır.
     Evinde yaşamak durumunda olan kadınları korumak, gereksinmelerini sağlamak, barındırmak asli sorumluluğunu erkek çoğu zaman kendince bir üstünlük, bir artı, bir yük olarak görmekte bedelini maddi manevi ödetmeye çalışmaktadır. Kadına toplumsal baskı ile kabul ettirilen öğrenilmiş çaresizlik duygusu kadını çıkmaza sokmakta, bir müddet sonrada tepki vermek zorunda bırakmakta aile yapısını bozmaktadır. Cahil kalan, zulmedilen kadınların yetiştirdiği sorunlu, arızalı, vahşi erkek tipleride buldukları kadınları kendi malları gibi görmekte en ufak bir olayda ucu cinayete varacak kadar olaylar silsilesine dönüşmektedir. Bu kısır döngü böylece sürüp giderken toplumun yapı taşı kadın kendi canavarını kendi yaratmış durumuna düşürülmektedir.
     Artık çözümü konuşmak gerekirse olayı iki boyutlu ele almak durumundayız. Birincisi tüm eğitim kurumları erkeği çocukluğundan itibaren şiddete karşı eğitecek, maddi manevi donatacak, merhameti işleyecek, sorumlulukları kanıksattıracak bir sonraki nesli ancak kurtaracaktır.
İkinci ve en önemli acil eylem programı ise yasa yapıcıların ortak kararı ile daha farklı yaptırımları olan kanunlar çıkarılacaktır. Mesela denetimli serbestlik yerine akıl hastanesinde ciddi bir müddet tecrit edilmesi ve/veya idamın net bir şekilde yeniden devreye sokulması, ayrıca Annenin kaç yaşında olursa olsun veliliğinin devam edilerek oğluyla birlikte mahkemelerde yargılanması ceza almasa bile orda sorumlu tutularak suçlunun annesini bu duruma düşürmemesi için öfke kontrolünü uygulaması.
     Benim şahsi fikirlerimin ötesinde, toplumun tüm akil insanlarının bir araya gelerek çözüm üretmesi artık hayati derecede önemli olmuştur.