"1 MAYIS"ın ARDINDAN;
RAMAZAN TÜLÜ

RAMAZAN TÜLÜ

KUYUYA ATILAN TAŞ

"1 MAYIS"ın ARDINDAN;

15 Mayıs 2024 - 10:01

1 Mayıs Çarşamba günü tüm ülkede 1 Mayıs Bayramını kutladık.
Sahi kutladığımız ne idi,
Sıradan bir bayramıydı yoksa bir anma direnme günümüydü?
Bayram idiyse neyin bayramı idi?
1967 de ilkokula başlamıştım, doğup büyüdüğüm Toros’ların bir dağ köyünde, O zaman bize 1 Mayıs’ı “Bahar Bayramı” diye öğretmişlerdi.
Bizimde hoşumuza giderdi bu tabir. Çünkü Toros dağlarında doğa tüm cömertliği ile yaşardı ve yaşatırdı baharı. En güzel hali ve belleğimizde kalan o gün okulların tatil olmasıydı ve bizler çıkınımızdaki taze yeşil soğan ve haşlanmış organik yumurtalarla pikniğe çıkardık.
Bize o kadar öğretildiği için, zamanla erişkin olup tarihçesini ve niteliğini öğrendik ve yazıyorum.
Evrensel bir gün olan “1 MAYIS İŞÇİ BAYRAMI ”ilk olarak
Amerikalı sendikacıların önerisi ile 1889 yılından itibaren her yıl 1 Mayıs tarihinde kutlanmaya başlamıştır.
Ülkemizde ilk kez 1912 de İstanbul’da kutlanmış.
1923 de  yasal olarak İşçi Bayramı diye ilan edilip kutlanmıştır.  
1924'te hükümet kitlesel 1 Mayıs kutlamalarını yasaklamıştır.
1925'te çıkan Takrir-i Sükun Yasası, İşçi Bayramı'nı kutlamayı yasaklamış ve uzun yıllar bu yasak geçerliliğini korumuştur.
10 yıl yasaklılık süreci sonrası 1935 de 1 Mayıs'a "Bahar Bayramı" adı verildi ve ücretsiz tatil günü ilan edilmiştir.
1976 da Taksimde DİSK’in  “İşçi Bayramı” adıyla kutlamasının 1977 deki tekrarında “Kanlı 1 Mayıs” olarak tarihe geçmiştir. 1978 yüz binlerin katılımıyla Taksim’de Kutlanmıştır.
1979 da Sıkıyönetim Komutanlığının sokağa çıkma yasağına karşın konsan gösteriler şeklinde kutlanmış ise de 1980 de sadece Mersin’de kutlama yapılabilmiştir.
12 Eylül 1980 darbesiyle yönetime el koyan Millî Güvenlik Konseyi tarafından tüm gösteri yürüyüşleri ve mitinglerle birlikte 1 Mayıs kutlamaları da yasaklandı ve ayrıca "Bahar ve Çiçek Bayramı" adıyla resmi tatil günü olmaktan da çıkarılmıştır.
1996'da Taksim Meydanı'nın yasaklı olduğu gerekçesiyle Kadıköy'de düzenlenen 1 Mayıs kutlamalarına on binlerce kişi katılmıştır. Eylemin ilk dakikalarında polisin silahsız göstericilere açtığı ateş sonucu 3 kişi hayatını kaybedince,  Kadıköy'de büyük bir kitlesel isyan gerçekleşmiştir. Ayrıca telsizinin sesini açık unutan bir sivil polisin göstericiler tarafından oldukça şiddetli bir şekilde dövülmesini Star TV'nin naklen duyurması hafızalara kazındı. Bu olaylardan sonra uzun yıllar Kadıköy'de 1 Mayıs kutlamalarına izin verilmedi.
Avrupa Birliğine girip muasır medeniyetler düzeyine erişeceği ve demokratik açılımlar yapacağı iddiası ile zamanın hükümetince 2008 Nisan ayında 1 Mayıs'ın "Emek ve Dayanışma Günü" olarak kutlanması kabul edilse de halen her 1 Mayıs’ta bir çok tartışmalar olduğu yetmezmiş gibi halen TAKSİM 1 Mayıs’ta gösterilere kapalıdır Anayasa Mahkemesi Kararlarının hilafına…
Vahşi kapitalizmin din soslu versiyonunun uygulanma alanı bulduğu geri kalmış ve ısrarla geri bırakılan ülkelerde esasa hiçbir zaman odaklanılmayıp hep şekille uğraşıldığından 1Mayıs’ın sürekli adı değiştirilmiştir Tıpkı Bakanlıkların ve bazı kurumların sık sık adının değiştirilerek tabelacılara para kazandırma çabasında olduğu gibi…
 
Benim çocukluğumda bahar-çicek bayramı sandığım 1 Mayıs İşçi Bayramının varlığından habersiz olan;
 Okulda olması gerekirken ebeveynleriyle uzak şehirlere tarım işçisi olarak giden çocuklar.
Sosyal etkinlik alanlarında, parklarda çocukluklarını yaşaması gerekirken fabrikalarda çalıştırılan çocuklar.
 Kayıt dışı ekonominin mütemmim cüz-i olan ve merdiven altı üretimlerde kaçak olarak çalıştırılıp emekleri sömürülen çocukların sayısı ne kadardır?
Hiçbir istatistik yapılmıştır.?
Niceliğin ne önemi var nitelik daha önemli değil midir?
Emek sömürüsü üzerine kurulu bir sistemde böyle soruları sormanın şimdi bir alemi var mı diyorsunuz.
Resmi tatil günü olmasına karşın fabrikalarda mavi yakalı olarak, tarlalarda amele, tarım işçisi adıyla çalışan işçiler niye yoktur alanlarda…
Hiçbir zaman öze/esasa indirgenilmeden hep biçimle uğraşılan bir sistemde alanlar her yıl olduğu gibi alanlarda, yine emekliler, kamu çalışanları (memur-işçi) vardı. Özel sektör çalışanları yoktu.
Müesses nizam böyle olmasını istiyor, 
Çünkü emeğin hep ezilip kaybetmesini, emek sömürüsü ile semiren sermayenin ise daha çok kazanması ve şişmesi işine geliyor…