SEN BENİM KİM OLDUĞUMU BİLİYOR MUSUN?"
RAMAZAN TÜLÜ

RAMAZAN TÜLÜ

KUYUYA ATILAN TAŞ

SEN BENİM KİM OLDUĞUMU BİLİYOR MUSUN?"

09 Şubat 2022 - 08:40


 
 
Görsel yayın organlarında, yazılı ve sosyal medyada tanrının her günü böyle bir cümleyi içeren haber ve paylaşım görmek çok sıradanlaştı.
 
Bir mebusun oğlu devletin anlı şanlı polis memurlarını teşhis edebilmek için hem de amirlerinin gözünün önünde ve amirin emri ile ellerine numara verilerek menemen testisi gibi dizebilir mi?
 
“Yasa Önünde Eşitlik İlkesinin” kağıt üzerinde bulunması gerçekte ise bulunmaması durumlarında haliyle dizebilir.
 Yıllar öncesi yaşanan ve basında da yer alan bir olay beni hep düşündürmüştür.
 Hatay’ın Dörtyol Emniyeti'nde akıllara durgunluk veren bir olayda emniyet müdürlüğünün kantinini işleten bir Siyasal Partinin Gençlik Kolları Başkanı, polis memuru ile tartışması ile başlayan olayda polisi sürdürmekle tehdit edip üniformasını çıkarmasını istemişti. Ardından arkadaşı, Hatay Milletvekili’nin oğlunu olay yerine çağırmıştı. Milletvekilinin oğlu da emniyet bahçesine gelerek polisleri tehdit etmişti. Olaya müdahale eden komiser yardımcısı vekil oğluna “Sen benim memurumla bu şekilde konuşamazsın” uyarısında bulunmuştu.
 Bu uyarıdan sonra durum daha da gerilmişti…
Dörtyol Emniyet Müdürü çok sayıda polisi bir odaya dizerek ellerine numara verdi ve Gençlik Kolları Başkanı'ndan ve milletvekilinin oğlundan kendisi ile tartışan polisleri teşhis etmesini istedi. Vekilin oğlu odadaki polislere tek tek bakarak inceledikten sonra kendisiyle tartışan komiser yardımcısını teşhis etmişti. Bu arada Milletvekili’nin danışmanın da Emniyet Müdürlüğü'ndeki teşhis olayında odada bulunması da dikkat çekmişti. Milletvekilinin akrabalarının da olay sırasında karakol bahçesine gelerek ayrılmadıkları görüldü. Ertesi gün milletvekilinin oğlunu uyaran komiser yardımcısı hakkında "açılacak disiplin soruşturmasının selameti" gerekçe gösterilerek görevden uzaklaştırma kararı verilmişti.
Yine bir başka vekilimiz, görevini yapan polis memuruna "Ekibine tükürürüm" dediğini, ismini istediği polis memuruna "Şerefsiz, pislik" gibi hakaretler savurduğunu sosyal medyada izlemiştik. Polis memuru bu olaydan sonra açığa alınmıştı. Vekil önce olayı yalanlamış olsa da konuya ilişkin yapılan ‘Valilik Açıklaması’ ve sosyal medyada dolaşan görüntüler gerçeği ortaya sermişti.
Sosyal yaşamda ve beşeri faaliyetlerde kullandığımız tabir ve ifadeler gerçek kişilik ve karakterimizin ortaya saçılması ve yansımasıdır.
Bazı hususlarda öncelikli ve ayrıcalıklı (imtiyazlı) bir grubun ve kişilerin yaratılmaması gerektiğini bilmeyen zihniyet ve anlayışların ürünü olarak karşımıza çıkar bu ve benzeri cümleler; 
 
Yani; “Sen benim kim olduğumu biliyor musun?” tümcesindeki dikleniş, şöhretli birinin ya da kötü şöhretli bir kişinin öz güveni zayıf olan ya da sıradanlaşmış olağan yaşam sürdüren, güvencesiz, arkası olmayan ya da zayıf kabul edilen kişilere karşı ileri sürdüğü bir nevi silahtır. Bir çeşit ayrıcalık sanrısı, diğerlerinden aslında zayıf olduğu bildiği halde, onlardan daha üstün ve yüksek görünme/tanınma hastalığıdır. Marazi bir durumdur yani... 
 Bu tür başkalarında yüksek ve daha önemli bir birey olarak görünme çabası, aslında hem kişisel hem de sosyal düzeydeki becerisizlik, yetersizlik, özgüvensizlik duygusunun dışa vurumudur. Enteresan olan yanı ise bizim bu gibilere kıymet vermemizdir. 
Sosyal ve ana akım medyada, tüketime dayalı kapital kültürde bu tür şahsiyetlerin yüceltildiğini biliyoruz. Hatta siyasal, kurumsal, akademik liderler arasında yaygınlaşmasını olağan karşılamakla kalmayıp böylelerini daha da makbul saymaktayız.
“Sen benim kim olduğumu biliyor musun?”
Israrla ve inatla geri bırakılan toplumlarda bu tür tabirlerin kullanılması ve kullananların itibarlı sayılması olağan bir bakış acısıdır. Şarki kafa yapısına haiz anlayıştan medeni davranış şekli mi bekleyeceğiz?