PKK İRAN İLİŞKİSİ
 İMBAT MUĞLU

İMBAT MUĞLU

PKK İRAN İLİŞKİSİ

10 Ekim 2022 - 08:48


İran politik hedefleri uğruna Türkiye, Irak, Suriye başta olmak üzere birçok ülkelerdeki hem
dini temelli hem de etnik temelli terör örgütlerine belirli zamanlarda farklı farklı desteklerde
bulunmuştur. İran terör örgütü PKK’yı da kuruluşundan itibaren bazen gizli bazen açıktan
desteklemiştir. Türkiye özelinde verilen bu desteklerin birçok gayesi var. Amaçlarından bir
tanesi PKK terör örgütünü destekleyerek Türkiye’ye gözdağı vermek… Kendi topraklarında
olan Kürtlere şirin gözükmek… Diğer sebep ise Türkiye’nin son yarım asırdır Irak’ta hem
ticaretten hem de dış politikada aktif rol alması İran’ın hoşuna gitmemektedir. İran kendisini
Irak’ın hamisi gibi görmekte çünkü olaya mezhepsel olarak bakmaktadır. Bundan dolayı
Türkiye’ye karşı olan her oluşumda yer almış bir ülkedir… Yakın tarihte ABD Savunma
Bakanlığı'nın hazırladığı raporda PKK terör örgütünün Irak ve Suriye’de ki ortaklarından
birinin bölgedeki İran destekli milisler olduğu öne sürüldü. İran destekli milislerin, Irak ve
Suriye'deki Türk güçlerine yönelik saldırılarını artırdığı vurgulanan raporda milislerin terör
örgütü PKK ile koordineli çalıştıkları bilgisi yer aldı. Benzer bir durum İran’ın batısında
bulunan terör örgütü PKK/PJAK cirit atmaktadır. İran Devrim Muhafızları göstermelik
PKK/PJAK’a operasyon yapmaktadır.. Eğer Türkiye gibi PKK terör örgütü ile İran’da
mücadele etseydi bugün yeryüzünde bir PKK’lı terörist bile kalmazdı… İran tarihin her
döneminde dış politikasını dini ve kültürel değerler üzerine kurmuştur…Ve anlayış dünyada
İran’ı bir çok alanda yalnızlaşmasana neden olmuştur. İran’da bu yalnızlığını bölgesel olarak
ortadan kaldırmaya ya da hafifletmeye çalışmaktadır… Önce Irak’a yakınlaştı son çeyrek
asırda Suriye ve İran arasındaki yakın işbirliği gözlenen bir durumdur. İki ülke arasındaki
ilişkinin önemini kısaca özetlemek gerekirse, Suriye iç savaşı başladığından itibaren İran’ın
Suriye’ye yakınlaşması 100 misli arttı… İran’ın hedefi Suriye üzerinde hem mezhepsel bir
etki yaratmak hem de Akdeniz’e açılmak oldu… Ve ilişkinin boyutunu yakın tarihimizde
İranlı yetkili şahısların sözleri ile pekiştirmemiz mümkündür… İran Ulusal Güvenlik Yüksek
Konseyi Başkanı Said Calili : “Suriye’de yaşananlar bir iç mesele değil, bölgedeki ve
dünyadaki direniş ekseni ile düşmanları arasındaki bir çatışmadır. İran, Suriye’nin temel
parçası olduğu direniş ekseninin kırılmasına hiçbir şekilde müsamaha göstermeyecektir.”
Yine benzer bir açıklamada İran Devrim Muhafızları Komutan Yardımcısı Hüseyin Talip’ten
gelmişti. “Suriye İran’ın 35 Eyaleti ve bizim için stratejik bir eyalettir. Eğer düşman bize
saldırıp Suriye veya İran’ı almaya kalkışırsa, öncelik Suriye’yi korumaktan geçer. Çünkü
Suriye’yi elimizde tutabilirsek İran’ı savunabiliriz. Bununla beraber eğer Suriye’yi
kaybedersek İran’ı elimizde tutamayız. “Bu cümleler aslında İran’ın Suriye’ye genel
bakışıdır. Bu iki ülke arasındaki ilişkinin temellerine bakıldığında, mezhepsel faktörlerin
etkili oluğu söylenebilir fakat bunun asıl sebebi yine siyasal çıkarlardır. Bu doğrultuda İran,
Suriye’de Esad’ın iktidarda kalması için büyük ölçüde doğrudan destek vermiş, lojistik
desteğin yanında içinde çok sayıda üst rütbeli komutanında bulunduğu binlerce İran askeri
Suriye’de muhaliflere karşı savaşmaktadır. İran’ı böyle bir strateji izlemeye iten birçok politik
neden sıralayabiliriz. İran, İsrail’e karşı en büyük kozu olan Hizbullah’ı Suriye aracılığıyla
desteklemektedir. Suriye’de yaşanacak bir rejim değişikliği ile İran, Hizbullah ile aradaki
bağlantıyı kaybedecek, Lübnan’daki etkinliği azalacak ve yeteri kadar desteklenmeyen
Hizbullah İsrail’e karşı etkin mücadele edemeyecektir. Dolayısıyla İran’ın Suriye ve
Lübnan’da örgütlediği Şiiler üzerindeki etkisi azalacaktır. İran SSBC’nin dağılmasından
itibaren Türkiye'nin Azerbaycan üzerindeki toplumsal, siyasi ve kültürel nüfuzunun ve
etkinliğinin farkında olduğu için güçlü bir Azerbaycan’ı istememektedir. Çünkü İran kendisi
için bunu bir risk olarak görmektedir. Azerbaycan'ı kendi güvenliği için bir tehdit olarak
görüyor. Güçlü bir Azerbaycan Kafkasya'da güçlü bir Türkiye demektir. Onun içindir ki İran,
1992'den beri Ermenistan'ı işgalci olarak tanımlamasına rağmen hep desteklemiştir. Dağlık
Karabağ topraklarının Ermenistan'ın elinde kalmasını da hep arzu etmiştir. Dağlık Karabağ
Savaşı’nda Ermenistan’ı her alanda desteklemiştir… 44 gün süren savaşın bizim zaferimizle
sonuçlanması bir kez daha gösterdi ki TÜRK MİLLETİNİN önünde kimsenin
duramayacağını ve tutulamayacağını… Can Azerbaycan hem Ermenistan’a hem İran’a kısaca
tüm dünyaya bunu süngüleri ile Şanlı Ordusu ile Kahraman halkı ile göstermiştir…
Dr. İmbat MUĞLU