Yaşadığınız Şehirden Hoşnut Musunuz?
Veli Yalçın

Veli Yalçın

GEZİCİ

Yaşadığınız Şehirden Hoşnut Musunuz?

07 Kasım 2018 - 10:30

Yaşadığınız Şehirden Hoşnut Musunuz?
 
Ünlü gezgin Evliya Çelebi  seyahatnamesinde Dağlarından yağ, ovalarından bal akar.” ve tarihin babası olarak bilinen Herodot'a göre, "Bizim yeryüzünde bildiğimiz en güzel gökyüzünün altı ve en güzel iklimin bulunduğu yer.”, diye tanımlamışlar yaşadığımız şehri.
Aydın geçmişte böyle tanımlanmasına karşın günümüzde “jeotermal enerji havzası” olarak gündemde yer alıyor olması nedeniyle verimliliğinin yok olmasıyla karşı karşıyadır.
 
Önümüzdeki aylarda, yaklaşık 5 ay sonra 31 Mart 2019’da yerel seçimlerle birlikte, içinde yaşadığımız şehirde yerel yöneticilerini seçecektir. Aday adayları yavaş yavaş ortaya çıkıyor. Mevcut başkanlar süresinin kısalığından dem vurup, eksikleri tamamlamak için yeniden aday olmayı düşlerken, yeni aday olacakların vaatlerin sonu belli değil. Tıpkı geçen dönem, şimdiki başkanların  sınırsız, bol keseden savurdukları gibi. Büyük ozan Nazım Hikmet’in bir şiirinde dediği gibi; ”Ya ölü yıldızlara götüreceğiz hayatı, ya da ölüm inecek yeryüzüne.”
 
Adayların vaatlerine bakarsak Aydın’a “hayat” gelecek, tıpkı mevcut başkanların bir önceki seçimdeki söyledikleri gibi. Beş yılın sonunda gelen ne? Yaşanabilir bir şehir mi? Bu şehirde yaşayan sen esnaf, köylü, işçi, kadın, çocuk yaşadığın sokakta, caddede, mahallede ve köyde memnun musunuz? İkide bir yenilenen sokaklardan, avuç içi kadar alanların park diye şatafatlı törenlerle açılmasından, ülkenin en pahalı suyunun kullanılmasında, belediye kaynaklarının har vurulup harman savrulmasından,  bugüne kadar gerek kendileri gerekse aile üyeleri hakkındaki şaibelere gerekli cevabı verememelerinden, belediyenin bir kamu kuruluşu mu yoksa bir aile şirketi oluşunun belli olmamasından ve dünya kadar olumsuzluklardan hoşnut musunuz? 
Yapılan ufak tefek icraatların abartılarak reklamlarının yapılmasını ve bu reklamlar için dünya kadar paraların ödenmesini doğru buluyor musunuz?
 
 Veya yerel yöneticilerin sabah akşam verdikleri “Dürüst, Şeffaf, Güvenilir Sosyal Belediyecilik” ilanlarını ne kadar inandırıcı buluyorsunuz?
Sahi, sizce bu ilanlar inandırıcı mı?
Büyükşehir olmadan önce belediyenin temel sloganı neydi? Hatırlayanınız var mı? Yeniden hatırlatalım,  “Önce İnsan”
Büyükşehirle birlikte, büyüğünden küçüğünden bu sözü duyan var mı?
Öncesinden vazgeçtik insan bile kalmadı.
 
 Yerel yönetimlerin yasa ile yapması gerekenler bellidir.
- Kentin altyapısı ile ilgilenmektedir. Bunun içerisine su dağıtımı, şebeke dağıtımı, kanalizasyon, şehir içi yollar, doğal gaz dağıtımı gibi,
- Çöp toplama, yolların temizlenmesi, itfaiye hizmetler, zabıta hizmetleri, cadde ve sokak temizliği ve halk sağlığını koruma gibi,
- Şehir içerisinde imar ile ilgili izin ve belgelerin verilmesi gibi,
- Şehrin ekonomik işleri belediyenin kontrolü altındadır. Fiyat ve ücret tespit etme, haller açma, pazar yerleri kurma, sanayi bölgeleri kurma gibi,
- Şehir içerisinde eğitim ile ilgili görevleri vardır. Okul öncesi eğitim verme, mesleki eğitim kursları düzenleme ve kütüphane açma gibi,
- Sağlık hizmetleri, dini görevler, nikah işleri, yurt açma ve ucuz konut yapma gibi,
- Şehir içerisindeki ulaştırma alanındaki işleri gibi,
-  Eski tarihi eserleri koruma, kültür merkezi açma, spor alanları yaratma, tiyatro, müze ve sinema salonları açma gibi görevleri var ve bunları yapmakla yükümlüdür.
 
Belediye başkanlarına bütün bunları yaptıkları için teşekkür etmemiz gerekmiyor, bunları yapmaya mecbursunuz. Yasada belirtilen zorunlu görevleri bile zar zor yapıyorsunuz, yaptığınız bütün işleri de biz vatandaşlara lütuf gibi sunuyorsunuz. Ayrıca yapılan işlerin kalitesini hiç sorgulamaya gerek yok.
Siz yerel yöneticiler yapmanız gereken yasal zorunlulukların dışında bunların üstüne ne / neler koydunuz? Aydın’ı yaşanabilir bir şehir olarak görüyor musunuz? Hafta sonu çoluk çocuğunuzla ya da yeni doğan torununuzla dışarı çıkabiliyor, nerede ve nasıl vakit geçiriyorsunuz.
Sabahları çürük yumurta gibi kokan bir şehrin yöneticileri olarak hiç mi sorumluluğunuz yok.
Yerel yöneticisi olduğunuz şehri başka şehirlerle kıyasladığınızda ne düşünüyorsunuz?
Sokaktaki insanlar bu soruların cevabını biliyor, ya siz ne diyorsunuz?
Bu ve benzeri soruların cevabını gönül rahatlığıyla verebiliyor musunuz?
Şimdi yeniden aday olma zamanı değil, hesap verme zamanıdır, desem de kim inanır.
Sayıştay’ın kimi denetleme raporlarını duydukça / okudukça, vah halimize demekten başka bir şey kalmıyor.
Yazıyı yazdıktan 24 saat sonra belediye yolsuzluklarını tespit eden Sayıştay sorumluları görevden alındı, tıpkı enflasyonun yüksek çıkmasından sorumlu olan TÜİK sorumlusu gibi. Yaşadığınız şehirden memnunsunuz da, ya da ülkeden? İkisinin de birbirinden farkı yok aslında.
 
Not : Her beş yılda bir yaşananlara bakınca, yazar Emma Goldman’ın kulaklarını çınlatmamak olmaz. Emma Goldman “ Oy vermek bir şeyleri değiştirseydi yasaklanırdı” diyor. Haksız mı Emma Goldman?
Mevcut başkanlara ve aday olacaklara selam olsun!