Ermenistan'a Tatile Gidilir Mi?
Veli Yalçın

Veli Yalçın

GEZİCİ

Ermenistan'a Tatile Gidilir Mi?

12 Kasım 2018 - 15:01

Ermenistan’a Tatile Gidilir Mi?
 “Türklerle Ermeniler arasında bir diyalog, bir normalleşme isteniyorsa bu ancak konuşmayla olur. Susarak olmaz, engellenerek olmaz. “
                                             Hrank Dink
 
Sokakta insanları çevirip sınır komşularımızı sayın desek, eminin çoğumuzun aklına Ermenistan’ı saymak gelmez. Dünyanın en uzak köşesindeki ülkeleri sayarız da yanı başımızdaki komşumuzu görmezlikten geliriz. Biz Türklerin büyük çoğunluğunun düşünce kodlarında bir Ermeni ve Ermenistan korkusu var.
Sınır komşularımızla hemen hiç ilgilenmiyoruz. Onlarla ilgili bir şey bilmiyor, görmüyor ve duymuyoruz. İran, Irak, Suriye, Bulgaristan, Yunanistan, Ermenistan. Sadece komşularımız değil bütün dünyaya öyle bakıyoruz.  Önce yakın komşularımız, sonra dünya bize karşı diye düşünüyoruz.

Oysa ön yargının önce insana, sonra doğaya nasıl düşman bir duygu ve zararlı olduğunu anlamamız için içinde yaşadığımız kabuğun dışına çıkmamız gerekiyor.  Maalesef en hafif deyimle, bu hastalıklı yaklaşım hala devam ediyor. İçinde yaşadığımız olumsuz koşullara bakınca uzunca bir sürede devam edeceğe benziyor. Oysa bizim iyiden,  güzelden,  barıştan, özgürlükten, insanca bir yaşamdan yana olanların, yani “yârin yanağından gayri her şeyde ortak olmak” isteyenlerin, “yaşadığı cehennemi cennete çevirmeye talip” hülyalarımız,  dünyanın bütün pisliğine rağmen geçerliliğini koruyor. Zülfü Livaneli’nin bir şarkısında söylediği gibi “Dünyayı güzellikler kurtaracak / Bir insanı sevmekle başlayacak her şey”.

 
Yukarıda yazdığım kimi düşüncelere katılmayabilirsiniz. Bir gezi yazısı için gereksiz ya da anlamsız da bulabilirsiniz. Sizi anlayabilirim, ama size hak veremem. Futbol için söylenen güzel bir söz, gezi yazıları içinde geçerli olmalıdır. Gezi yazısı asla sadece gezi yazısı değildir / olmamalıdır da.

 
Özelde Erivan’a genelde Ermenistan’a gitmeye karar verdiğimde, birlikte gitmeyi teklif ettiğim yol arkadaşım biraz tereddüt yaşadı ve teklifime sıcak yaklaşmadı. Birlikte gelmek isteyen başkaları da oldu, ama iş ciddiye binince kimseden ses çıkmadı. İki ülke arasındaki siyasi gerginlikten dolayı gitme diyenler de oldu. Görecek başka yer mi bulamadın diyenler de. Tıpkı İran ve Irak Kürdistan’ına  giderken karşılaştığım tepkilerin benzeriyle karşılaştım. Düşünce dünyamda “düşman halk” kavramı bulunmuyor. Dünya halklarını oluşturan her ulusu (ülkesi olsun ya da olmasın) seviyorum. Ben dünyaya ezen/ezilen – sömüren/sömürülen perspektifinden bakıyorum. Bunun dışındaki bakış açılarının geçerliliğine inanmıyorum.   Hele içine yaşadığımız toplumun bu konudaki ön yargılarıyla hesaplaşılması gerektiğini düşünenlerdenim.

 
Türkiye ile Ermenistan arasında diplomatik ilişki bulunmadığından dolayı, direk sınırdan giriş  olanağı bulunmuyor. Iğdır’a bağlı Alican ve Kars’a bağlı Akyaka sınır kapıları kapalı olduğundan karadan geçiş mümkün değil. Bu nedenle Ermenistan’a Gürcistan ya da İran üzerinden geçebilirsiniz. Ermenistan’a giriş yapmak için vize almanız gerekiyor. İki ülke arasında diplomatik ilişki olmayınca, diplomatik temsilcikler de yok haliyle. Vizeyi ya ikinci bir ülkede bulunan ilgili devletin büyükelçiliği veya konsolosluğundan ya da sınır kapısında almalısınız. Bu nedenle Ermenistan’a gitmek isterseniz dolaylı olarak İran veya Gürcistan’ı kullanmanız gerekiyor.  
Uzun zamandır Ermenistan’a gitmek hayalimdi. Yeşil pasaportlu olunca, internet dışında vizeye başvuru şansım yoktu. Başvurum kabul edilmedi. Neden kabul edilmediği açıklanmıyor, “ret” deniliyor o kadar. Yeşili bir kenara koydum, normal pasaporta başvurdum. Sosyal medyadan “sakın gitme, ne işin var orada” diyenler mi, “sakın Türk olduğunu söyleme” diyenler mi ya da sınırda yeşil pasaportun olduğu ortaya çıkar, vize alamazsın” diyenler mi gırla gitti. Her şeye kulaklarımı tıkadım ve yola çıktım. Gitmeden sosyal medyadan bir arkadaş Erivan’dan birisini önerdi. Facebook’ta arkadaş olduk. O Türkçe ben Ermenice bilmiyoruz. Bende İngilizce de birkaç cümle, hepsi o kadar. Önce Facebook üzerinden konuştuk. Yol uzunmuş, yorucuymuş hepsi kabulüm oldu. Bir gece sabaha karşı kendimi Ermenistan sınır kapısında buldum. Vizeyi bir dakikada aldım. Pasaport polisi pasaportun bütün sayfalarını ışığa tuttu, “niye geldin”,  dedi. “Turist”, dedim, bana baktı ve pasaporta damgayı vurdu. İçeri girdim, inanamıyorum. Ermenistan’dayım, gülüyorum kendi kendime. Şimdiye kadar 24 ülkeden hiç birinde bu duyguyu yaşamadım. Beni Erivan götürecek minibüse hızlıca bindim, çok ama çok mutluydum.
Ermenistan beklediğimden de güzel bir ülke gerek insanları gerekse coğrafyasıyla. Güzel insanlar tanıdım. Türkiye’den geldiğimi duyunca boynuma sarılıp yanaklarımı öpenler mi, evinde misafir etmek isteyenler mi, arabasıyla sokak sokak dolaşıp otele kadar beni bırakanlar mı, bir sorunla karşılaşırsan ara geleyim deyip telefon ve adını verenler mi, işini gücünü bırakıp gezilecek yerleri benimle gezenler mi daha neler neler… Her toplumun iyisi ve kötüsü vardır. Erivan’da, Gümrü’de ve diğer şehirlerde bana iyi ve güzel insanlar denk geldi. Hepsini çok sevdim, oldum olası severdim zaten.
Bize çok yakın ama çok uzak komşu, keşke çok daha yakın olsaydık. Acıları çoğaltmak yerine paylaşarak azaltmak olmalı çabamız. Erivan ve Gümrü sınır kapıları şartsız ve koşulsuz açılmalıdır. Bütün komşularımızla dost olmalıyız.
Ermenistan’a gidilir mi? Seve seve gidilir.
Kapıdan çıkmadan önce ön yargılarınızı çöp sepetine atın.
 

  1. Not:  Önümüzdeki hafta Ermenistan’a gitmek isteyenler ya da düşünenler için küçük bir rehber önereceğim.
  2. Aynı internet sitesindeki gazetede komşuluk yaptığım Serhan Seyhan’ı tanımam ve hiç de karşılaşmadım. Sayın Seyhan’ın  12 Kasım 2018 tarihli “La İlahe İllalah Demeyi Suç Kabul Edenler!!!” yazısı kimi doğru ve yanlışların aynı bohçaya konulduğu yamalı bohça izlenimi veriyor. Bende bu düşünceyi uyandırdı. Bu nedenle yazının ana fikrine katılmam söz konusu değil.
Bu notu yazarken amacım bir tartışma başlatmak değil, ama ülke ile ilgili genel yargılar verirken daha dikkatli olmak ve sözcükleri değil cümleleri kurarken kimseye haksızlık etmemek gerekir. Serhan Seyhan “demokrasi ve düşünce özgürlüğü” konusunda söz söylerken ve kesin hükümde bulunurken kimseye de haksızlık etmemesini isterim.