Demokrasi, Sendika, Grev ve Anayasa
  • Reklam
Veli Yalçın

Veli Yalçın

GEZİCİ

Demokrasi, Sendika, Grev ve Anayasa

08 Ocak 2019 - 09:33


Akp Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan geçtiğimiz son günlerinde 49. Muhtarlar toplantısında konuştu. Onlara seslendi:
“Dünyada demokrasinin tam anlamıyla uygulandığı az sayıda ülkelerden biriyiz”
 
Yine 24 Nisan 2018’de partisinin grup toplantısında konuştu ve OHAL uygulamasına karşı çıkanlara karşı şunları söyledi.
“Bir tane fabrikada grev söz konusu mu? Böyle bir şeyde anında müdahalemizi yapıyoruz ve OHAL anında bir çözüm kaynağı oluyor. Huzurun olduğu bir ortam var, böyle bir ortamda bunlar OHAL’in olmamasını tavsiye ediyorlar. Tezgah bozulacak o yüzden, size biz bu tezgahı bozdurmayız
 
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, partisinin İstanbul İl Başkanlığı Teşkilat Toplantısı’nda konuştu.
Bizimle birlikte grev denilen olaylar ortadan kalktı” dedi ve konuşmasını “Grev olmuyorsa işçinin hakkını veriyorsun, hukukunu gözetiyorsun demektir” diye tamamladı.
 
Türk-İş Başkanı Ergün Atalay, geçtiğimiz ayın son günlerinde asgari ücretin tespit edileceği komisyon öncesinde yaptığı açıklamada, “Böyle ne kadar gider? Önümüzdeki günlerde göreceğiz. İşte gördük, Fransa'da gitmediğini… Üç gün sonra bizim burada görür müyüz, görmez miyiz? Bize bağlı… Ben sendikacıyım, sırtımda işçinin tulumu var. Tabii ki eylem diyeceğim, grev diyeceğim ” diyerek Fransa’da özelde benzin fiyat artışları genelde pahalılığı protesto eden “Sarı Yelekliler”e atıfta bulununca adeta fırtına koptu.
 
Bu konuşmanın ardında Türk-İş Başkanı Ergün Atalay kuşatma altına alındı. Atalay’ı önce TBMM Başkanı Binali Yıldırım, sonra İç İşleri Bakını Süleyman Soylu ve daha sonra Tobb Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu ziyaret(!) etti. En olmaması gereken şey oldu. Hak-İş’e bağlı Enerji-İş Sendikası Başkanı Mahmud Altunsoy ve Avukat Burak Bayar adında bir kişi Ergün Atalay hakkında suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusunda, “Suç işlemeye tahrik”, “Suçu ve suçluyu övme”, “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik” ve “Kanunlara uymamaya tahrik” suçlamaları vardı. Ayrıca Enerji-İş’in internet sayfasının son haberler bölümünde “Türk-İş “Yerli ve Milli” olmayan bir anlayışı sahip” olmamakla suçlanmaktadır.
 
Ülkenin hali malum, şairin dediği gibi, “Ağlanacak halimize gülüyoruz, deyip kızıyorlar. O da bir şey mi? Ölünecek halime yaşıyorum ben”
Demokrasi, halkın kendi kendisini yönetme sistemine dayanan bir yönetim şeklidir. Türkiye Cumhuriyeti demokrasiyi benimsemiş bir hukuk devletidir.
Anayasanın 2. Maddesinde Cumhuriyetin nitelikleri sayılırken, “Türkiye Cumhuriyeti, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir” olduğu belirtilmektedir.
 
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası nasıl bir sendikal düzen öngörüyor. Anayasanın sendika, toplu sözleşme ve grev konuyla ilgili maddeleri şunlardır:
“Sendika kurma hakkı
Madde 51- Çalışanlar ve işverenler, üyelerinin çalışma ilişkilerinde, ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için önceden izin almaksızın sendikalar ve üst kuruluşlar kurma, bunlara serbestçe üye olma ve üyelikten serbestçe çekilme haklarına sahiptir. Hiç kimse bir sendikaya üye olmaya ya da üyelikten ayrılmaya zorlanamaz.
Toplu iş sözleşmesi ve toplu sözleşme hakkı
Madde 53- İşçiler ve işverenler, karşılıklı olarak ekonomik ve sosyal durumlarını ve çalışma şartlarını düzenlemek amacıyla toplu iş sözleşmesi yapma hakkına sahiptirler.
 Memurlar ve diğer kamu görevlileri, toplu sözleşme yapma hakkına sahiptirler.
Toplu sözleşme yapılması sırasında uyuşmazlık çıkması halinde taraflar Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna başvurabilir. Kamu Görevlileri Hakem Kurulu kararları kesindir ve toplu sözleşme hükmündedir.
Grev hakkı ve lokavt
Madde 54- Toplu iş sözleşmesinin yapılması sırasında, uyuşmazlık çıkması halinde işçiler grev hakkına sahiptirler. Bu hakkın kullanılmasının ve işverenin lokavta başvurmasının usul ve şartları ile kapsam ve istisnaları kanunla düzenlenir.
Grev hakkı ve lokavt iyi niyet kurallarına aykırı tarzda, toplum zararına ve millî serveti tahrip edecek şekilde kullanılamaz.
Grev ve lokavtın yasaklanabileceği veya ertelenebileceği haller ve işyerleri kanunla düzenlenir.
Grev ve lokavtın yasaklandığı hallerde veya ertelendiği durumlarda ertelemenin sonunda, uyuşmazlık Yüksek Hakem Kurulunca çözülür. Uyuşmazlığın her safhasında taraflar da anlaşarak Yüksek Hakem Kuruluna başvurabilir. Yüksek Hakem Kurulunun kararları kesindir ve toplu iş sözleşmesi hükmündedir.
Greve katılmayanların işyerinde çalışmaları, greve katılanlar tarafından hiçbir şekilde engellenemez.”
 
Yukarıda arka arkaya sıraladığımız söylem, uygulama ve yasa maddelerinin olduğu bir ortamda örgütlenme, sendikalaşma, toplu sözleşme ve grev hakkının özgürce kullanılabilir olduğu ileri sürülebilir mi? Demokrasilerde “lokavt hakkı” diye bir hak olabilir mi? Toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde meydana gelen uyuşmazlıkta Kamu Görevlileri Hakem Kurulu çalışanların lehine bir karar aldığını gören, duyan veya bilen var mı?
 
Çağdaş demokratik sendikal ilkelere yaşam hakkı tanınmadan demokrasi olur mu? Sendikal hak ve özgürlüklerin alabildiğine kısıtlandığı, yöneticilerinin akıl almaz suçlamalarla yargılanma tehdidi altında tutulduğu, ama işverenlerin sürekli korunup kollandığı koşullarda demokrasiden söz etmek olanaksızdır.
 
AK Parti , iktidarda olduğu 17 yılda toplumu her anlamda muhafazakarlaştırırken en ufak aykırı
bir sese, eyleme/protestoya ya da örgütlenmeye tahammül göstermemektedir. Hepsinden vazgeçtik, son bir yılda meydana gelen tren kazalarını bile konuşamıyor, araştıramıyor ve sorumlularından hesap soramıyoruz ki.
 
Toplumun içinde bulunduğu ruh hali, bir başka şairimizin dediği gibi, “Bir soluk alayım izin verin de”