Balık Hafızanızı Sorgulamayın!
  • Reklam
Veli Yalçın

Veli Yalçın

GEZİCİ

  Balık Hafızanızı Sorgulamayın!

27 Kasım 2018 - 09:02

Bu yazının yerine başka bir yazı hazırlamıştım ama Fransa’daki  akaryakıt zammının protesto eylemlerine ilişkin, Dışişleri Bakanlığının açıklamasını görünce, benim açımdan bu yazıyı yazmak zorunluluk oldu.
Fransa’daki akaryakıt zammını protesto eylemlerini, bu eylemlere polisin orantısız güç kullanımı ve Dışişleri Bakanlığının açıklamalarını görmeyen ya da gözden kaçıranlar için kısa bir hatırlatma yapalım. Fransa’da hükümet akaryakıta ek vergi koymasını protesto eden ve “Sarı Yelekliler” adı altında örgütlenen protestoculara, dünyanın her yerinde olduğu gibi Fransız polisi oldukça sert müdahalede bulundu.
Bu olaylara ilişkin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami  Aksoy, “Fransa’daki bu gelişmeleri yakından ve endişeyle takip ediyoruz. Fransız güvenlik güçlerinin göstericilere sertleşen müdahaleleri ve orantısız güç kullanmaya varan uygulamaları da kaygı vericidir” diyerek açıklamalarına devam ediyor.
Sözcü Aksoy, ”Demokrasilerde diyaloğun gerekliliğine inanıyor, olayların en kısa sürede yatışması için itidal  çağrısında bulunuyoruz. Gösterilerin demokratik standartlara uygun, barışçıl bir şekilde gerçekleşmesi, sorunların diyalog yöntemiyle çözülmesini…öncelikli beklentimizdir” dedi.   

Bu açıklamanın yapıldığı saatlerde, tüm dünyada ve Türkiye’de kutlanan ”25 Aralık Kadına Şiddete Karşı Mücadele ve Dayanışma Günü’nü nedeniyle Taksim’de bir araya gelen kadınlara polis biber gazıyla saldırdı. Daha da kötüsü, yürüyüş yapmak isteyen kadınlara bir polis şefi “Umarım görevlilerimizi ezmeye kalkmazsınız erkeklerimiz devreye girmez” gibi cinsiyetçi bir sözle bütün kadınlara en hafif deyimle hakaret etme cüretini gösterdi.
Dışişleri Sözcüsü Hami Aksoy’dan Taksim’deki olaylara ilişkin birkaç cümle açıklama beklemek bu ülkenin insanları olarak hakkımız değil mi? Fransa’daki polis şiddetini kınarken kendi ülkemizdekini görmek aklımıza gelmiyor. Elbistan yöresinde güzel bir deyim vardır; “Şardağı’ndaki sineği görür ama gözündeki merteği görmez”


İş’te, sokakta ve eve hep konuşuruz, balık hafızalı bir toplumuz diye. Hepimiz bundan dert yanarız, şikayet ederiz, hepsi o kadar. Konuşma bitince her şeyi unutur; gündelik, sıradan ve basit hayatımıza geri döneriz. Sanırım balık hafızalı olmak, bizim gibi toplumlarda yaşamını sürdürmek için gerekli hatta bir zorunluluk haline dönüşmüştür. Etrafımıza kısa bir göz atacak olursak, yaşamının zorluklarını, bu zorluklara neden olanları sorgulamayan, hayattan bezmiş, tutkusu, aşkı herhangi bir ideali, değeri, doğruları olmayan milyonların kendisine verilenlerle yetinerek gündelik hayata uyum sağladığını görürüz. Yani “milli birlik ve beraberlik içinde” yaşayıp gideriz.
Balık hafızalı olmak iyidir! Tıpkı Şair Murathan Mungan’ın dediği gibi, ”Sanatçılıktan, politikacılığa; işadamı olmaktan hayat kadını olmaya varana dek  geniş bir yelpazede dilediğiniz her şeyi olabilirsiniz. Yalnız bir tek şeyin dışında: O da, ne yaparsanız yapın  bir türlü rezil olamazsınız. Unuturlar çünkü; iki gün sonra kimse hatırlamaz. Ve her şeye yeniden başlayabilirsiniz. Yakın ve uzak tarihimiz bunun gibi nice örneklerle doludur.”
Bedensel ve ruhsal sağlığınızı korumak için balık hafızanızı sorgulamayın!