Anayasal İlkelerin Yeniden Hatırlanması Üzerine
  • Reklam
Veli Yalçın

Veli Yalçın

GEZİCİ

Anayasal İlkelerin Yeniden Hatırlanması Üzerine

26 Aralık 2018 - 23:39


Bu yazının yazılmasının nedeni, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2018 Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük ödüllerinin verilmesine yaptığı yaptığı konuşmadır. Cumhurbaşkanı Erdoğan: ”Kültür ve sanat tabiatı gereği sivildir, özgürdür. Vesayet kabul etmeyecek bir karakterdedir.” Bu konuşmanın sıcaklığı soğumadan ülkemizin yüz akı sanatçılarından Metin Akpınar’ın bir konuşmasını beğenmeyip ”sanatçı müsveddesi” (*) diye hakaret edip savcıları göreve çağırdı. AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanın bu konuşmasından sonra savcılar soruşturma açması da bir başka tartışmayı haklı olarak gündeme getirdi. 
Herkese eşit derecede uygulanmasa da, Anayasa da var olan ve bütün yurttaşların haklarını güvence altına alan bazı ilkeleri yeniden hatırlamanın ve hatırlatmanın önemli olduğunu düşünüyorum.  
Madde 2 - Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir.
Madde 4 - Anayasanın 1 inci maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile, 2 nci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3 üncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.
Madde 6 - Egemenlik, kayıtsız şartsız Milletindir.
Türk Milleti, egemenliğini, Anayasanın koyduğu esaslara göre, yetkili organları eliyle kullanır.
Egemenliğin kullanılması, hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz. Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz.
Madde 7- Yasama yetkisi Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisinindir. Bu yetki devredilemez
Madde 11 - Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır.
Kanunlar Anayasaya aykırı olamaz.
Madde 14 –  Anayasada yer alan hak ve hürriyetlerden hiçbiri, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik ve lâik Cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler biçiminde kullanılamaz.
Madde 19- Herkes, kişi hürriyeti ve güvenliğine sahiptir.
Madde 24  - Herkes, vicdan, dinî inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir.
Kimse, ibadete, dinî âyin ve törenlere katılmaya, dinî inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; dinî inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve suçlanamaz.
Kimse, Devletin sosyal, ekonomik, siyasî veya hukukî temel düzenini kısmen de olsa, din kurallarına dayandırma veya siyasî veya kişisel çıkar yahut nüfuz sağlama amacıyla her ne suretle olursa olsun, dini veya din duygularını yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamaz.
Madde 25- Herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir.
Her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; düşünce ve kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve suçlanamaz.
Madde 26- Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar.  
Madde 27- Herkes, bilim ve sanatı serbestçe öğrenme ve öğretme, açıklama, yayma ve bu alanlarda her türlü araştırma hakkına sahiptir.
MADDE 28- Basın hürdür, sansür edilemez. Basımevi kurmak izin alma ve malî teminat yatırma şartına bağlanamaz.
Devlet, basın ve haber alma hürriyetlerini sağlayacak tedbirleri alır.
MADDE 34- Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.
MADDE 138- Hâkimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanî kanaatlerine göre hüküm verirler.
Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz.
Görülmekte olan bir dava hakkında Yasama Meclisinde yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulamaz, görüşme yapılamaz veya herhangi bir beyanda bulunulamaz.
Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.
MADDE 148- Anayasa Mahkemesi, kanunların, Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Anayasaya şekil ve esas bakımlarından uygunluğunu denetler ve bireysel başvuruları karara bağlar.
 
Özetle;
Bütün maddeler ortada iken sabah akşam televizyonlarda ve gazete sayfalarında farklı düşüncedeki insanlara her türlü hakareti yapanlara karşı savcıların ve iktidarın sesi çıkmıyor. Siyasal iktidar kendi yandaşlarına verdiği ödünle bütün bu oluşumlara çanak tutmuş; bu tutumuyla, uymak ve uygulamak zorunda olduğu anayasayı göz ardı etmiştir.
Anayasa ve yasalara herkesten önce siyasal iktidarın ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi nedeniyle Cumhurbaşkanın uyması gerekmez mi?
 
 
(*) Türkçe Sözlük, müsveddeyi, “Bir şeyin kötü benzeri” diye tanımlıyor