HIRS VE AZİM…
  • Reklam
SUAT DENİZ

SUAT DENİZ

HIRS VE AZİM…

15 Temmuz 2019 - 10:54


 
Bu ara aklımda bu ikili var. Hırs ve azim... Bunlar ne işe yarar, aralarındaki farklar nelerdir diye düşünüp duruyorum.
Bugünlerde ben hırsa maruz kaldığımda veya hırsı gözlemledikçe hırpalandığımı fark ediyorum. Açtım baktım… TDK şöyle tanımlamış bu ikisini;
Hırs “Sonu gelmeyen istek, aşırı tutku,  öfke, kızgınlık
Azim “Bir işteki engelleri yenme kararlılığı”
Duraksadım. Hırs, elde etmeye çalışılan şey için başkalarına zarar verebilmek, azim ise başkalarına zarar vermeyi aklından bile geçirmemektir.
Hırs istektir, azim ise gayrettir.
Hırsın gözü kördür. Azim ise hep gördüğü halde, gerektiğinde görmemezlikten gelebilen, çatlamayan sabır taşı.
 Aslına bakarsanız biri olmadan öbürü olmaz, ikisinden de azıcık olması lazım ki başarı olsun”.
Hayatta hepimizin varmak istediği hedefleri, amaçları, hayalleri, kendine koyduğu birtakım başarı, mutluluk kriterleri var.
Bunların gerçekleşmesi yaşam koşullarına göre değişir ve hiç kolay değildir. Gerçekleşmediğini görmek ve kabullenmek de kolay değil. Bazen olmadı mı olmuyor işte.
 Ben kendi adıma azim denen duyguyla çok daha iyi hissediyorum.
Hırs bana hiçbir zaman iyi gelmedi. Beni bir yere getirmedi hırslarım. Beni benden götürdü orası kesin şöyle etrafıma bakınca net gözüküyor…
Hırs bana hep ya şu ya bu gibi; ne ondan ne bundan vazgeçmeyi isteyeceğim şeyleri tercihe zorladı. Mutsuz etti beni hırs. Yıkıcı etkisi oldu üzerimde.
Yapamadım. Ne yapabilirim bu kadar sahte insanların içinde …
Kendi kendime yetmek şimdi en büyük amacım. Başkasının bahçesine bakıp “benimki onunkinden daha iyi olmalı” değil hayat  amacım,   en azından 50 sinden sonra .
Ben 40 yıldır hırslarına yenik düşen, hırsları yüzünden elinde kalan tek minnacık mutluluğunu bile kaybeden insan hikayelerine denk geldim. Üzüldüm...
Ne oluyor da insanların gözünü hırs böylesine kör ediyor diye kendime sormaya başladım.
Oysa şükredebilecek bir şeyinin olduğunu düşünmek, farkında olmak öyle büyük mutluluk ki!
İlk başta aklına bir şey gelmiyorsa, otur azimle düşün.
Hayatında seni ne mutlu ediyor? 
 
Aşağıdaki hikaye sanırım her şeyi anlatacaktır..

“Japon çocuğun tek hayali çok ünlü bir karateci olmaktı. Fakat ailesi buna izin vermezdi. Bir gün talihsiz bir kaza sonucu çocuk sol kolunu kaybetti. Ailesi çocuğun moralinin çok kötü olduğunu görünce ona bir karate hocası tuttu. Hoca ilk dersinde çocuğa karsısındakini sağ koluyla tutup üstünden savurmayı gösterdi. Hatta ikinci, üçüncü ve sonraki bütün derslerde hep aynı hareketi yapıyorlardı.

Çocuk bir gün hocasına "hocam ben çok sıkıldım, artık başka hareketlere geçsek" dedi. Hoca ise bunu kabul etmeyerek dünyada bu işi en hızlı yapan kişi olmadıkça bitirmeyeceğini söyledi. Çocuk o kadar hızlanmıştı ki, hocasını bile göz açıp kapayıncaya kadar yerden yere vuruyordu. Bir gün hoca elinde bir kağıtla geldi kağıtta çocuğun gençler karate şampiyonasına katılabileceği yazıyordu. Çocuk çok şaşırdı. Ertesi gün salonda ilk rakibinin karşısına çıkacakken heyecanla hocasına sordu, "hocam bu iş nasıl olur? Ben sadece tek hareket biliyorum kesin kaybederim". Hocası ise "sen sadece hareketi yap" cevabını verdi.Çocuk ringe çıktı ve hareketiyle rakibini eledi. Hatta tek hareketle finale kadar çıktı. Finalde karşısında kendisinin iki katı birisi vardı. Önce çok korktu ama gene bildiği hareketi yaparak son rakibini de yendi ve şampiyon oldu.
Sevinçle hocasının yanına koştu ve sordu "hocam nasıl olur, anlamıyorum, sadece bir hareket biliyorum, tek kolluyum ve şampiyon oldum".
Hocası çocuğa baktı ve dedi ki, "senin yaptığın hareket karatedeki en zor hareketlerden biridir. ..
Ve bir tek savunması vardır o da, rakibin sol kolunu tutmak".

Yazmak iyi geldi. Azıcık rahatladım sanki...
Yazabildiğim için çok şükür Allahım..
Kalın sağlıcakla