BÜYÜK DAVAYA İNANAN, TEK YÜREK MÜCADELEYE DEVAM
Öykü Levna Güngör

Öykü Levna Güngör

İNCE DÜŞÜNÜN

BÜYÜK DAVAYA İNANAN, TEK YÜREK MÜCADELEYE DEVAM

12 Eylül 2018 - 21:54

Genç yazarlardan ÖYKÜ LEVNA GÜNGÖR'ÜN SİYASİ ANALİZİ.......
  Kimileri evinde, kimileri işinde, kimileri sokaklarda; kimi umutla, kimi çaresizlikle; kadın-erkek, genç-yaşlı farketmeksizin herkes TEK YÜREK olmuş bekliyor: Biz ne zaman içimizi gelecek kaygısının sarmadığı, huzurlu ve mutlu bir sabaha uyanacağız?
  Bu bekleyiş gün geçtikçe daha da zorlaşıyor, daha da acı veriyor. Karanlık bir tünelde, yolun sonundaki ışığa ulaşmaya çalışıyor insanlar.
  Lakin, yol tamamen karanlık değil. En beklenmedik anlarda, bazen bir sözüyle, bazense hepimizin dilinde olan o sıcacık gülüşüyle yolu aydınlatan biri var: Muharrem İNCE.
  Ona kızgın olan da var, kırgın olan da. Onun önderliğinde, hayalimizdeki refah dolu Türkiye'yi yaratacağımıza inanan milyonlar da...
  Peki bu kızgınlık ve kırgınlık niye? O gece açıklama yapmadın, bizi yüzüstü bıraktın diye.
  Sevgili İNCE, katıldığı 2 TV programında da bu konulara gerekli açıklamayı getirip özrünü diledi.
 Buna rağmen hâlâ öfkeli olanları anlıyor ve onlara şunu söylemek istiyorum: Adayı olduğu parti, harika çalışacağını iddia ettiği bir sistem kuruyor. Ama harika çalışmayı bırakın, sistem dakika 1 gol 1 çöküyor.
 O an yaşanan hayal kırıklığını ve şaşkınlığı hayal etmek hiç de zor değil.
 Koskoca ana muhalefet partisinin, 95 yıllık bir çınarın cumhurbaşkanı adayı, seçim sonuçlarını TV'den takip etmek zorunda kalıyor.
 Bu fiyaskonun üzerine bir de o dönem genel başkan yardımcısı ve parti sözcüsü olan Sayın Bülent TEZCAN "seçim 2. tura kalmıştır" diyor. O, bunları derken Recep Tayyip ERDOĞAN balkon konuşması hazırlığı yapıyor.
 Öte yandan milyonlar bir açıklama bekliyor: Şimdi ne olacak? İNCE nerede?
  Sevgili İNCE o gece çıkıp ne diyecekti?
  "Sonuçlar açıklanmaya başlandığı an partinin sistemi çöktü, Sayın TEZCAN seçimin 2. tura kaldığını söylüyor, Recep Tayyip ERDOĞAN balkon konuşması yapıyor, mühürsüz oy skandalı yaşanmadığı için avukatları YSK'nın önüne toplamama da gerek yok. Zaten ben de her şeyi sizler gibi TV'den öğreniyorum. Bakalım, bekleyip göreceğiz" mi diyecekti?
 "Halkı sokaklara dökseydi, biz hazırdık" diyenler var. Neye hazırdınız arkadaşlar?
  Ellerinde pompalı tüfeklerle, silahlarla kutlama yaptığını iddia eden magandalarla savaşmaya mı hazırdınız?
  Sistemi çöktüğü için CHP binasının önünde eylem yapmaya mı hazırdınız?
  Ellerinizde tuttuğunuz çuvallardaki oylar henüz sayılmamışken, zaten eşit olmayan koşullarda yapılan adaletsiz bir seçim olmuşken, "inceldiği yerden kopsun, iç savaş çıkarsa da çıksın" demeye mi hazırdınız?
  Yalnız unuttuğunuz bir nokta var: Savaşarak çözülmeye çalışılan sorunlar, başa daha büyük sıkıntılar açar.
 Hem biz bu yola; umut için, barış için, emek için, ekmek için, kapısını çaldığımız büyük hasret, hepimizin Türkiye'si için çıkmadık mı?
  Neden ilk yenilgide başlar aşağı eğiliyor? Başınız sakın eğilmesin, aksine hep dik dursun. Çünkü haklı olan bizleriz. Bu ülkeye güzel bir gelecek inşa edecek olanlar da yine biziz.
  Muharrem İNCE de tüm bunların farkında olarak, seçimin ertesi günü "ZAFER HAZIRLANMAKTIR" dedi. "15 milyonu 30 milyon yapabiliriz, bunu başarabiliriz" sözleriyle, her ne olursa olsun mücadelesinin devam edeceğini belirtti.
  İnsanlara hakaret etmeden, kırıp dökmeden, tehdit etmeden; gülümseyerek ve gülümseterek siyaset yapılabileceğini gösterdi herkese.
  En önemlisi de kalplere dokunmayı başardı. Şu an Türkiye'de binlerce çocuğun hayali olan çalışma odasının, bir zamanlar kendisi için de hayal olduğunu anlatırken gözleri doldu. İşte o an; halkın içinden halkın sesi olan gerçek bir LİDER doğdu. 
 Yıllar onu hiç değiştirmedi. O hâlâ; adaletsizliğin karşısında sapasağlam duran, hafızalara kazınan meclis konuşmasında "sizin üzerinizde açlıktan ölen Kübra bebeğin ahı var, ataması yapılmayan öğretmenlerin ahı var, Uludere'de bombalanan çocukların ahı var, onuru için intihar eden Yarbay Ali TATAR'ın ahı var, bu ülkeyi kuran iki ayyaş dediğiniz ATATÜRK'ün, İsmet İNÖNÜ'nün ahı var, Eskişehir' de sokak ortasında dövülerek öldürülen Ali İsmail KORKMAZ'ın ahı var, kuruttuğunuz derelerin intikamı var, kestiğiniz ağaçların ahı var" sözleriyle, herkesin bildiği ama kimsenin cesaret edip de dile getiremediği acı gerçeklerle bizi yüzleştiren aynı adam.
  Değişen tek şey: ona olan sevgi.
 Bu sevgi, yeri geldi sokaklara, meydanlara sığmadı, çatılarda boy gösterdi. Yeri geldi şarkılara, şiirlere konu oldu.
 En yeni örnekse 9 Eylül 2018 günü. İNCE'nin o gün İzmir'de olacağını duyan herkesin kalbini coşkulu bir heyecan fırtınası sardı. İzmirliler, İNCE'yle fotoğraf çektirmek için sabahın erken saatlerinden itibaren hazırlardı. İzmir, cumhurbaşkanı adayını adeta bağrına bastı, onu  "başkan" naralarıyla karşıladı.
 Bu sevgi asla bir tesadüf değil. Bu sevgi, Muharrem İNCE'nin bizlerle aynı dili konuşmayı başarabilmesinin eseri.
 O dil; sevginin, azmin, barışın ve umudun dili.
 Ve tüm bunların sonucunda, insanlar artık Muharrem İNCE'yi ATATÜRK'ün ikinci büyük eseri olan CHP'nin başında görmek istiyor.
 Bu bağlamda, haftalarca süren bir kurultay tartışması yaşandı. Aslında tartışmaya ve rakamları yarıştırma çabası içerisine girmeye hiç gerek yoktu.
 Sayı ne 650,ne 569 ne de 400. ESAS SAYI: 15 MİLYON 340 BİN 321
  İmzalar geri çektirilir, "kaba ve sıradan adam" denilir, iftiralar atılır, yalan haberler yapılır ve önü kapatılmaya çalışılır. Ama gerçek hiç değişmez: "Türk halkı Muharrem İNCE'yi çoktan LİDER olarak seçti, 'YÜRÜ ÖNÜMÜZDE' diyerek ona güvendiğini her fırsatta gösterdi.
  Bazı kesimler "Hani bir daha Kemal KILIÇDAROĞLU'nun karşısına çıkmayacaktı" diyerek sitem etti. Ama mesele, kimin karşısına çıktığı ya da önceden söylenen sözler değil ki.
 Mesele, her kesimden her görüşten insanı aynı samimiyetle kucaklamak, bu zor günlerde dahi umutları yeşertebilmek.
 Mesele CHP'yi hepimizin partisi haline getirebilmek. Yıllardır AKP, MHP ya da diğer partilere oy veren, sağ görüşten olan ve sol görüşlü olmasına rağmen CHP'ye oy vermeyen insanların bile sevgi ve saygısını kazanabilmek asıl mesele. Arkasındaki güçlü halk desteği ve "hepimizin cumhurbaşkanı" sloganıyla tüm bunları başarabilen tek kişi Muharrem İNCE.
  Türkiye sadece Recep Tayyip Erdoğan'ın gidişine değil; İNCE'nin gelişine "TAMAM" dedi.
  Muharrem İNCE'yle birlikte yıllardır uçurumun kenarında olan bu ülkeyi; her bir karış toprağında sevgi, saygı ve barış olan bir cennet haline getirmek için var gücüyle mücadele etmeye hazır herkes.
 Bu mücadeleye yeni bir parti kurarak devam etmek isteyenler de var.
 Ama unutmamalıyız ki CHP, binbir emek verilerek savaş meydanlarında kurulan, ulu önder Mustafa Kemal ATATÜRK'ün partisidir. Hayal denilen devrimleri gerçekleştiren, ülkemizin kurucu gücüdür.
  Bizler, uğradığımız haksızlıklar karşısında; görmezden gelinen değişim talebimiz ve yok sayılan irademizin gücünü herkese göstermekle yükümlüyüz. Bu güç yeni bir partide değil; kendi içimizdedir.
  Bulunduğumuz yeri terk ederek değil; olduğumuz yerde kalıp mücadelemize aynı inançla devam ederek büyük zafere ulaşabiliriz.
  Sevgili İNCE de, partisinin 1 oy fazla alması için elinden geleni yapacağını söyleyerek kendisine yakışan dik duruşu sergilemiştir.
  Bu duruş hepimize örnek olmalıdır. Yıllardır emek verdiğimiz partimizin, yerel seçimlerde yaşayacağı hüsranı düşünerek "oh olsun" demek bizlere yakışmaz.
 Bizlere yakışan; önce CHP'yi sonra da ülkemizi kurtaracak olan sonsuz azim, sabır ve mücadele hırsını korumaktır.
  Son olarak sakın, "ben büyük bir isim değilim, benim mücadelem ne işe yarar ki?" demeyin. Çünkü, BİZE BÜYÜK İSİMLER DEĞİL; BÜYÜK DAVAYA İNANMIŞ İSİMLER LAZIM!!!