Siyaset, dürüstlük olmalıdır! Herkes kendi nefis muhasebesi yapsın yeter.




Şu son bir kaç gündür siyasetçilerin ağızlarından çıkanı duydukça insan nefret ediyor. Bu ülkenin o kadar sorunu varken, o kadar sıkıntısı  varken, millet isyan noktasındayken çocuklar gibi didişen koca koca siyasetçiler.. yazık oysa bakın ne güzel özetlemiş İlhami Atasever büyüğümüz....
Siyaset;  Devlet işlerini düzenleme ve yürütme sanatıyla ilgili özel görüş veya anlayış demektir. İnsanların meydana getirdiği toplulukta, çeşitli konuların konuşulması ve insanların fikrini beyan etmesidir. İçinde yaşadığımız toplumda fikirler açık açık ortaya konulur. Yanlış anlaşılan konular varsa sorulur, doğrusu öğrenilir.

Siyaset, zaman kollayarak, fırsatını bulduğunda “ben sana sorarım” demek değildir!

Eğer siyaset, fırsatını bulduğu anda “ben sana sorarım” demek şeklinde anlaşılıyor ve uygulanıyorsa bu çok çirkin ve kabul edilemez bir durumdur. Bu anlayış insanların birbirine olan güvenini zedeler, insanları birbirine düşürür. Böyle bir siyasi anlayış “kendini bilen insanlar için” asla geçerli olmamalıdır. Siyaset, dürüstlük olmalıdır.

Siyaset denilince aklımıza parti de gelebilir, insanların bir arada oldukları samimi ortamlar da gelebilir. Ama siyaset denilince akla illa da herhangi bir siyasi parti gelmemelidir. Çünkü hayat, başlı başına bir siyasettir!

Zaman zaman yaşadığımız bir takım olaylar vardır. Mesela; Herhangi bir ortamda, herhangi bir konu hakkında fikir beyan ederiz. Ortamdakilerden birisi de olayı anlamadan, dinlemeden başlar sağda solda konuşmaya. Sonradan öğrenir işin doğrusunu ama aynı şartlarda özür bile dilemeyi beceremez. Ehh, ne diyelim? Allah affetsin hepimizi.

Bizler eğitimci olarak, insanların şahsiyetli birey olmaları için çalıştık. Onlara, yanlışlar karşısında tepki koymaları gerektiğini, her ne surette olursa olsun en ufak bir menfaat karşısında eğilip bükülmemelerini öğrettik.

Sermayesinin dürüstlük olduğunu söyleyenler kendilerini toplum karşısında kendi menfaatleri için harcamamalıdır.

Eğer, ideal anlamda insan yetiştiremiyorsak, yetiştirdiklerimiz en ufak bir sıkıntı karşısında bulunduğu makamdan alınmak korkusu ile veya gelecekte herhangi bir makama gelememek korkusuyla doğruları söyleyemiyor, yanlışlar karşısında sesini çıkaramıyorsa bilsin ki bu ülke bu anlayışla kal kı na maz.

Dün kara dediğimiz hala kara, beyaz dediğimiz hala beyaz ise bugün de aynı şeyleri söylemek çok mu zor? Aksi halde yaptığımız hiçbir şeyin inandırıcılığı kalmaz. Bu durum kişiler için de, kurumlar için de, siyasetçiler için de aynı olmalıdır.

Devlet, insanlar için vardır. Devlet, bütün müesseseleri ile bir bütündür. Doğruluk, dürüstlük hepimiz için gereklidir. Bu işin amiri, memuru, vatandaşı, partilisi, partisizi olmaz.

Hepimiz aynı gemideyiz. Dünyada adam gibi yaşamak için dikkat etmez, dünya menfaatlerini elimizin tersiyle itmezsek sonumuz hüsran olur.

İçinde bulunduğumuz ortamın, bizlere inanan, güvenen insanların kıymetini iyi bilmeliyiz!

Amaç dünyalık elde etmek ise, Allah muhafaza etsin ama en ufak bir karışıklıkta dünyalığımız ne kadar yeter, hiç düşündük mü? Yaşanan bir çok afette  birçok zenginin bile çaresiz kaldıklarını, başını sokacak bir odalık eve muhtaç olduklarını görmedik mi? Bunu anlamak için çevremizdeki komşularımıza bakmamız yetmez mi?

Hiç kimsenin kimseye hesap sormasına gerek yok. Herkes kendi nefis muhasebesi yapsın yeter. Ömür çok kısa. Ölüm var ölüm. İşte geldik gidiyoruz. Ne dersiniz?

Hoşça kalın.