TEŞKİLATLAR'DA NELER OLUYOR..??



         Siyasette teşkilatlar demek partinin yürüyen motoru, atan kalbi demektir. Partinin yönetimini bir beyne benzetirsek hayatiyet için sağlıklı atan kalbe ne kadar ihtiyacı olur sanırım anlaşılmaktadır. Geçen yazımda ideal teşkilatlar ve çalışmalarına azda olsa değinmiştim. Bu sefer bir yaraya parmak basmak istiyorum, tedavi edilmez önlem alınmazsa partinin kalbinin teklemesine hatta daha vahim sonuçlara gidebilecek bir olgudan bir süreçten bahsedeceğim.
     Her ne kadar merkezi yönetim ve kurallar manzumesiyle teşkilat yapıları yönetilse de işin içerisinde insan faktörü olduğundan mutlaka ama mutlaka aksamalar olacaktır. İnsan faktörünün açılımı ise insana ait zaaflar, hırslar, egolar, kibirler, bencillikler, kıskançlıklar, çıkar ilişkileri ve de ihanetleri kısaca sayabiliriz. 
     Teşkilatın hiyerarşisi içerisinde çaycısından il başkanına kadar olan herkesle birlikte buradan çıkan ve seçilen Milletvekilleri, Belediye Başkanlarını da işin içerisine katmamız gerekiyor. Kişiliği oturmamış, gizlediği ego, zaaf, hırs gibi duygularıyla teşkilatta yukarı doğru yol alan bu şahsiyetler geldikleri seviyelerine göre zaaflarını, hırslarını, kıskançlıklarını, kötülüklerini açığa çıkarmaya başlamaktadırlar. İlk yola çıktıkları idealist, masum, fedakar hallerini kısa zamanda unutup alçak dağları ben yarattım dercesine kendi dava arkadaşlarına karşı tavırlar almaya başlayan bu şahsiyetler bir müddet sonra teşkilatta virüs etkisi yaparak teşkilatı zayıflatmaya hatta bölmeye dahi sebep olmaktadırlar.
     Oysa seçim sürecinde yekvücut olmak, birlikte omuz omuza görev yapmak, iktidara yürümek gerekmektedir. Teşkilat bu defolu kişilikler yüzünden çeşitli tehlikeli bölünmelerle içerde küçükte olsa iktidar savaşları başlatılmakta, kazanlar kaldırılmakta, küskünler ordusu yaratılmaktadır. Bir yandan adaylar, bir yandan, teşkilat yöneticileri bir yandan fedakar üyeler arasında güç savaşları, kopukluklar, hatta ihanetler başlamaktadır. 
     Seçimde halkın bir oyunun bile ne kadar kıymetli olduğu kuralı ile yola çıkan adaylar, yöneticiler teşkilat içerisinde küstürdükleri binlerce oyun hesabını hiçbir şekilde idrak edip düşünmemektedirler. Halka şirin görünürken dava arkadaşına kibir neden yapılır, teşkilatın seçimi desteği ve yardımı ile oralara yükselirken seni taşıyanlar nasıl ayaklar altına alınır, küstürülür akıl alacak gibi değildir. Bu ancak hırstan kibirden gözü dönmüşlüğün, akıl tutulmasının sonucudur. Haftalık aylık il ve işçe kurullarının toplantılarında hangi duygularla hangi, program ve çalışmalarla, görev dağılımlarıyla yola çıktığınızı, çıkacağınızı bir kere daha elinizi vicdanınıza koyarak samimiyetle düşünün, uygulayın.
     Teşkilatlarda iç kavgalarla, çıkar çatışmalarıyla değil muhalefetin yanlışlarıyla hainlikleriyle, çarpıttıklarıyla boğuşun. Adaleti her yerde herkese uygulayın
Cumhurbaşkan'ı ‘’ bize HZ. Ömerler lazım’’ diye boşuna söylemiyor. 
     Bir il düşünün teşkilat ve o ilin seçmenleri sayesinde birkaç tane aynı partiden seçilmişsiniz. Artık birbirinize, teşkilata kenetlenerek o makamı hakkını vermek yerine, hırsa kibre kapılıp kendi Milletvekili arkadaşınıza, diğer yöneticilerinize nasıl buğz eder, uzaklaşır, küser, aleyhine işler, dedikodular yapar teşkilatta bölünmeye yol açarsınız. Halk sizi oraya hep birlikte bir güç olarak kendisine hizmet etsin diye vekili olarak gönderdi. Adı üstünde Milletvekilisiniz siz, asıl olan halk yani sizi seçenlerdir. Bunun vebali o kadar büyüktür ki yedi neslinize yeter. 
     Sanmayın ki halk cahil, aptal, anlamaz, yaptıklarınıza uyanmaz. En cahilinin bile feraseti her türlü hilenizi, aymazlığınızı çözecek kadar derin ve yücedir . Yeri geldiğinde kendi canı yanması pahasına size partiye ok adar güzel ders verir ki nasıl olduğunu bu uyanıklığınızla siz bile anlamazsınız.
     Parti en üst yönetim kadrosunu gerekli üst birimlerini düzmece, boş, hayali raporlarla, mış gibi yaptıklarınızla bir yere kadar oyalayabilir, sonunuzu bir yere kadar erteleyebilirsiniz ancak. 
     Belki de ben nasıl olsa dönemimin içerisinde yükümü tutarım, bir daha seçilmesem de umurumda olmaz buda bana yeter diyorsunuzdur. O zaman ilahi adaletin devreye gireceğini unutuyorsunuz, sonunuzun ne olacağını kestiremiyorsunuz. Bir kişiye yapılan haksızlığın bedelini bir ihtimal öder veya telafi edebilirsiniz fakat milyonlarca vatandaşa yapılan haksızlığın bedelini ödeyemezsiniz.
     Beraber yürünecek bu yollarda büyük görevler sizi bekliyor, halk sizi bekliyor..
Bu seçimlerde "işimiz zor" diye kendi içiniz de serzenişte bulunanlar varken, bence etrafınızı kırıp dökmeyin..Hz. Ömeri'in adaletini binlerce kez okuyun derim..