LİMON SATARIZ NEFRET KUSMAYIZ



Kuşadası eski belediye başkanı sayın Özer Kayalı'yı seversiniz, sevmezsiniz.
Bu sizin bileceğiniz iş.
Geçmişte kalan belediye başkanlığını beğenirsiniz, beğenmezsiniz; bu da en doğal hakkınız.
Ancak, depolarda kalan iki cankurtaran botunu ARYA tesislerinde bulup, suç delili gibi sosyal medyada paylaşıp, Özer Kayalı ve ekibini, insan kaçakçılığı yapmış gibi algı yaratamazsınız.
Olmaz arkadaşım, olmaz.
Bazı senaryolar, gerçekmiş gibi yazılamaz.
Daha doğrusu yazılmamalı.
Gerekirse limon ve çiçek satmalıyız.
Ama inanılması imkansız hikayeler yazmamalıyız..
ÇİÇEK SATAN GAZETECİ
Dün gece ismi bende saklı, geçmiş zamanlarda muhabirlik yapan değerli bir ağabeyimle karşılaştım.
Kuşadası'na ilk geldiğim yıllarda "Güneş" gazetesinde muhabirlik yapıyordu.
Fotoğraf makinesi boynunda haber peşinde koşardı.
Yıllarca uğraştı, didindi, basın organlarına emek verdi.
En güncel haberleri yazdı ve okundu.
Popüler de oldu, popüler de görüldü.
Hayatın güzelliklerini de gördü, çirkinliklerini de.
Bir süre sonra pes etti.
Fotoğrafçılık yapmaya başladı.Özel günleri ve etkinlikleri görüntüledi. Ekmek parasını kazandı.
Dün gece ise, mekanlarda çiçek satıyordu.
Kucağında çiçek vazosu ile gözümün önünden adeta bir film şeridi gibi geçti.
Onurlu bir hayat sürüyorsanız, ne önemi var yaptığınız işin, ne önemi var popüler olmanın..
ONURUMLA ÇİÇEK SATARIM
Birilerini sevmeyebiliriz, hatta nefret de edebiliriz.
Ama gerekirse, çiçek satar, seviyemizi koruruz.
Gerekirse limon satarız, nefret kusmayız.