BİTİRDİK GAZETECİLİĞİ



Bazı günler vardır, özelleştirilir ve özelliği olan günde tekrar anılması için etkinlikler düzenlenir. “10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü” de bu özel günlerden biridir. Ben bu vesileyle  tüm Gazeteci Dostların 10 Ocak Çalışan Gazeteciler gününü kutluyor sağlık, mutluluk ve başarılar diliyorum.
Bu yazıyı açık söylemek gerekirse 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nde yazmayı arzulamazdım ancak yazmak durumundayım. artık gazetecileri senden, benden diye ayırt etmeyi bir kenara bırakmak için yazmak zorundayım beğenirsiniz beğenmezsiniz...
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- 

Durum şu, gazetecileri ve gazetecilik mesleğini benim fikirlerimi savunuyor ise iyi, savunmuyor ise kötü olarak değerlendirildiği bir ortamda,  görüyoruz ki 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nü herkes kutluyor...
Yeri geldiğinde kendini veya fikrine yakın yazılar yazdığı için o gazeteciye ve yayın kuruluşuna övgüler yağdıran, aksini yapan gazetecileri "vatan haini" ve "ülkeyi satan", "
bel altından vuran onurunu şerefini zedeleyecek" yazılarıyla sosyal medyada klavye delilkanlığı yapan yayımcı kuruluşu ise "satılmış medya" olarak görenlerin 10 ocak mesajını ne samimi görüyorum ne de saygı duyuyorum.

Şimdi yayımlanan mesajları gördükçe de güyorum ağlanacak halimize... Üzüntüm bin kat artıyor.
Bir çok kişi mesajında nasıl bir gazeteci görmek istiyor ise adeta onu beyan eder şekilde kendine göre gazetecilerin gününü kutluyor.

------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Tabi bunda biz gazetecilerin suçu yok mu elbette var. kendi aramızda bile siyasi farklılıklarımızdan dolayı birbirimizi yiyiyoruz,  birbirimize dolaylı yoldan sallıyoruz, elimizden gelse birbirimizi boğazlayacağız, bu ortam,  bazı şerefsiz, ahlaksız namusssuz  siyasetçileri (adı üstünde bazılarını)  oysa öyle güldürüyor  ki öyle hoşlarına gidiyor ki kahroluyorum.
Bakıyorum,  mesajlarda özgürlükten bahsetmişler... ancak bahsettiği özgürlük kendi gibi düşünenler için geçerli olduğunu adeta itiraf eder cinsten olmuş. Basın ahlak ilkelerinden bahsetmişler Bakıyorsunuz ki bizim gibi düşünenler ahlaklı vurgusunda bulunmuş. basının ilkeli olmasını istemişlerİ,  ilkeliliği kendi düşüncelerine yakın ise kabul ettiklerini ağızlarından kaçırmışlar. basının korkusuz olması gerektiğini ifade etmişler  Ancak kendilerine yakın iseler korkusuz olabileceklerini ifade etmişler.

Bu böyle uzayıp gidiyor. A görüşünden B görüşüne, A partilisinden B partilisine kadar inanın yayımlanan mesajların yüzde 90’ı bu şekilde. Basının özgür olmasından en çok şikayet edenler bakıyorsunuz ki mesaj yayımlamakta meydanı kimseye bırakmamışlar. Eleştirildikleri zaman basını en çok tehdit edenler, sosyal medyada şaklabanlık yapıp gülücük konduranların vereceği 10 Ocak Gazeteciler Günü mesajını ne kaçar ciddiye alırsınız. Ne yazık ki bu durum hem genelde böyle hem de yerelde böyle.  
 
Şimdi günümüzde maalesef günümüzde ‘gazetecilik’ artık popülerlikten çıktı, ‘tehdit ve şantaj’ sektörü haline geldi..
Şöyle bir zamanı geriye çeviriyorum.. Aydın’da 1990’lı, 2000’li yılları hayal ediyorum..
“Gazeteci” dediğiniz zaman herkes ayağa kalkar ve ceketini ilikler, saygıda kusur etmezdi..
İlin valisi, belediye başkanı, emniyet müdürü, bürokratı, gazeteci yanına geldiği zaman kapıda karşılar, giderken de kapıya kadar uğurlardı..
Gazeteci gittiği her yerde saygı ve sevgi görürdü..
Çünkü gazetecinin bir değeri, önemi ve sorumluluğu vardı!
Toplantıyı düzenleyen kurum ve kuruluşlar, gazetecilerin soracağı soruları, nasıl bir soruyla karşılaşacaklarını günler öncesinden merak ederdi..
Basının karşısına donanımlı çıkmaya özen gösterilirdi.
Düzenledikleri etkinliklere basını davet etmek için ısrarcı olurlardı..
Katılmadığımız zaman üzüntü duyar ve sitemde bulunurlardı..
Şimdi öyle mi?
Kendisi çekiyor, kendisi yazıyor ve gönderiyor..
Yeter ki gelme, görme, duyma, yorum da yapma!..
Kötü amaç için kullanılan mesleğimiz ne yazık ki, itibarsız hale getirildi..
Çünkü gazetecilik amacı dışında kullanılmaya başladı!!..
İşini dürüstçe yapanlar hep tukaka olurken,
Ne acıdır ki, dürüst ve doğruları yazan gazeteci itibar görmezken, yalan-yanlış , tehdit ve şantaj yapan gazeteciler günümüzde daha çok itibar görür hale geldi!!.
Açığı bulunanlar, menfaati olanların işine en çok bu tip gazeteciler geliyor..
‘Acaba benim hakkımda yazar mı?’ endişesi taşıyanlar bu kişiliksiz, sahtekâr gazetecilere sözde itibar veriyor!.
Suç sadece bu tip gazetecilerde değil, bunları paraya alıştırıp istediklerini yazdıranlarda!..
Ama bir gazeteci zulme uyum sağlayamaz.
Kendi kalemini kiralayamaz.
Bir gazeteci vicdanını yitirmiş olamaz!
Ne yazık ki!
Gazetecilik el değiştirdikten sonra dil de değiştirdi.
Sevgisini ve saygısını yitiren bir meslek haline geldi.
Gazetecilik anadilini unuttu..
Çıkar ilişkilerine meze oldu, politikacılara oyuncak oldu..
‘Yaz beni al ücretini, yaz onun hakkında al anahtarını!.’
Sadece karnını doyuran meslekti gazetecilik.
Kıt kanaat yaşardı ama onurlu yaşardı.
Sonra birileri geldi, tehdit geldi, şantaj geldi..
Bitti gazetecilik..
Bitti o güzelim günler.
İhtimaldir ki.
Bir daha asla gelmeyecek.
Bir gün bu hallere geleceğini söyleselerdi, inanmazdık. Ama geldik.
Çok üzgünüm, geldiğimiz durum bu..Hep birlikte bitirdik hemde o lanet olası  siyasi menfaatler yüzünden...
EVET MAALESEF BİTİRDİK GAZETECİLİĞİ...