VİCDANI KAYBEDİNCE


VİCDANI KAYBEDince

  "Küskünler seçimi boykot edecekmiş gidip AKP'ye oy versinler". Üslup RTE üslubu ama seçmeni haklı olarak küplere bindiren bu sözler, artık sadece resmiyette CHP Genel Başkanı olan Sayın Kemal KILIÇDAROĞLU'na ait.

  Yıllarca senin partine binbir emek vermiş, sana güvenerek oyunu vermiş ve en önemlisi de ulu önder Mustafa Kemal ATATÜRK'ün partisine gönül vermiş seçmene bu derece aşağılayıcı cümleler kurmak, CHP'nin başında olan bir lidere hiç yakışmadı.

  Peki biz bu cümleye niye şaşırdık ki? Seçim sonuçlarını 66 gün sonra ancak değerlendiren, bu fiyaskonun üzerine bir de, değerlendirmenin yapıldığı toplantıya, süreci bizzat yaşayan Muharrem İNCE'yi çağırmayan, partisinin cumhurbaşkanı adayını destekleyen isimleri disipline sevkeden, kurultayın toplanması için hür iradeyle verilen 630 imzayı görmezden gelen, imzalar geri çekilsin diye delegelere akla zarar vaatlerde bulunan kişilere ses çıkarmayan Sayın Kemal KILIÇDAROĞLU, seçmenle dalga geçercesine bu cümleyi kurmuş, çok mu?!

  "Koltuk tatlı, liberallere selam yola devam" diye tweet atan Kemal Bey, ne zaman koltuktan ayrılmamak için adeta canı pahasına direnir oldu?

  Artık herkes çok net anlamalı: Biz Muharrem İNCE'ye koltuk aramıyoruz. Biz yangın yerine dönmüş bu ülkeye gerçekten umut olabilecek, seçmenine hak ettiği değeri veren en önemlisi de etkisiz eleman olmaktan çıkıp etkili muhalefet yapacak bir CHP arıyoruz. Bu hedefe de ancak; milyonların sevgisini kazanmış, tükenen tüm umutları yeşertmeyi başarmış, her kesimin gönlünde yer edinebilmiş bir liderle ulaşabiliriz.

  Muharrem İNCE şu an resmi olarak CHP'nin lideri değil ama o, uzun zamandır HALKIN LİDERİ. 10 Eylül akşamı katıldığı yayında söylediği her bir cümleyle CHP için aranılan kan olduğunu bir kez daha kanıtladı.

  Örneğin; "Genel Başkan olsaydım, bir otobüs yaptıracaktım. Bu otobüste; bir yatak, bir banyo, bir mutfak, bir aşçı, bir garson ve 3-4 tane koltuk olacaktı. Atlayacaktım otobüse, Yüksekova'dan başlayıp Muğla'dan çıkacaktım" dedi.

  Bu söylenenler o kadar kıymetli ki...Seçimden hemen sonra imzalara gerek duymaksızın kurultay toplansaydı, belki de Muharrem İnce çoktan 50 vilayeti gezip, yeni bir heyecan fırtınası yaratmaya  başlamıştı. Şu an hâlâ geç değil.

  Aslında tam da doğru zaman. Sayın İNCE'nin seçim sürecindeki hatta 10 Eylül akşamı katıldığı yayındaki tüm öngörüleri birer birer gerçekleşirken; meydanlara çıkıp, ülkenin halini en doğru dille anlatmak için tam da doğru zaman.

  Tabii, ne yazık ki CHP yönetimi ayan beyan ortada olan bu gerçekleri görmemek konusunda oldukça ısrarlı.

  Seçmenin bir kısmı sırf İNCE'nin hatrına CHP'ye oy veririm diyor. Önemli bir diğer kısım ise; İNCE'nin yerel seçimler için çalışması gayet doğru  sonuçta o partiye ömrünü verdi ama ben; beni bu derece yok sayan bir yönetime asla oy vermem, yerel seçimlerde sandığa bile gitmeyeceğim" diyor maalesef.

   Bu derece kötü muameleler görmenin sonucu olarak yönetimin gerçekten aklını başına alması açısından haksızlar diyemeyiz ama şunu da unutmamalıyız. Tamamen yanlış yolda olan CHP yönetiminin yaptığı büyük hataların bedelini; bizlerin, yani haklı ve doğru yolda ilerleyenlerin de içinde bulunduğu çok daha büyük bir kesim ödememeli. Ayrıca, iş işten geçip yerel seçimlerde hüsrana uğradıktan sonra yönetimin aklı başına gelse bile atı alan Üsküdar'ı geçmiş olacak.

  Emin olun, artık mevcut CHP yönetiminin halk nezdinde hiçbir geçerliliği kalmadı. Halk, tercihini İNCE'den yana kullandı ve bu tercih tüm olanlara rağmen değişmeyecek gibi duruyor. Aksine iyi-kötü farketmeksizin her yeni gelişme seçmen ve İNCE arasındaki bağı daha da güçlendiriyor.

  Şu konuda da içinizi ferah tutun: Sayın Muharrem İNCE yerel seçimlerde elinden gelen tüm gayreti gösterir, sizler CHP'ye oy verir ya da vermezsiniz. Doğabilecek kötü sonuçların tüm sorumluluğu: Genel Merkeze ve imza vermeyen delegelere ait. 

  Çünkü, partiyi yerel seçimlere en güçlü şekilde hazırlamak adına, 1 saniye dahi vakit kaybetmeksizin kurultayın toplanması için imza veren delegeler ve 9 seçimdir yaşanan yenilgilere rağmen başarısızlığını kabullenmeyip, "Koltuk sevdalılarının bu partide yeri yoktur" deyip de, bir türlü koltuktan ayrılmayan Sayın Kemal KILIÇDAROĞLU'na fazlasıyla sabırlı davranan çok değerli seçmen üzerine düşen vazifeyi fazlasıyla yerine getirmiştir.

  Bir diğer konu da şu: Gerek sosyal medyada gerekse sokakta önceden başka partilere oy veren ama; "İNCE, CHP'nin başına gelirse CHP'ye oy veririm" diyen vatandaşlarımız var. Bu vatandaşlarımız değişimin ne kadar gerekli olduğunun en açık göstergesi.

  Tüm bunlara rağmen, şu an bulunduğumuz noktada kurultay tartışması noktalanmış gözüküyor. Kemal KILIÇDAROĞLU'nun istifasını ise ancak rüyalarımızda görürüz.

  Aman, sakın endişelenmeyin!!! Muharrem İNCE ilk olarak CHP Genel Başkanı, sonra da Türkiye'nin cumhurbaşkanı olacak. Bu benim altıncı hissim ya da en büyük hayalim değil.

  Bu; sokakta,meydanda, çarşıda, okulda, işte, sosyal medyada, insanların gözlerinde, gençlerin sözlerinde açıkça görülen su götürmez bir gerçek. O yüzden sizlerden ricam: Sakın inancınızı yitirmeyin ve son olarak Sayın Kemal KILIÇDAROĞLU'nun sözleri için o güzel canınızı hiç sıkmayın çünkü; insan vicdanını KAYBEDİNCE her sözü söyler.